Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Başkanı ve Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, küresel krizden çıkışın çözümünün özel sektör odaklı olacağını belirterek, "Aklın yolu birdir. Ben, çözümün özel sektör ağırlıklı olması halinde sermaye birikimimizi muhafaza edeceğimiz kanaatindeyim" dedi.
Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası (İNTES), uluslararası vergi, denetim ve danışmanlık şirketi KPMG Türkiye ile birlikte düzenlediği 'Küresel Kriz, 2008 Küresel İnşaat Raporu, Sorunlar ve Çözüm Önerileri' konulu 'Çözüm Arama Konferansı' Sheraton Otel'de gerçekleştirildi. Konferansın açılış konuşmasını yapan İNTES Başkanı Şükrü Koçoğlu, küresel mali krizin ne kadar süreceğinin kimsenin bilmediğini belirterek, "Hırçın ve hırslı bir şekilde dünyayı tüketiyoruz. Buna paralel olarak parayı da tükettik galiba" diye konuştu.
Türkiye'deki özel bankaların büyük bir kısmının yabancı sermayenin eline geçtiğine işaret eden Koçoğlu, küresel mali krizle birlikte dünyanın sayılı bankalarının büyük sıkıntı yaşadığını ancak Türk bankalarının daha rahat bir konumda bulunduğunu söyledi. Koçoğlu, "Türkiye'ye bu kadar yabancı sermaye geldi de (bankacılık sektörü) şahlandı mı? Hayır şahlanmadı" ifadesini kullandı. İnşaat sektörünün yurtdışında iş yapabilmesi ve diğer ülkelerle rekabet edebilmesinin önündeki en büyük engelin teminat mektubu olduğuna işaret eden Koçoğlu, Türkiye'deki bankaların yabancı sermayenin eline geçmesini, sektörün yurtdışında iş alabilmesi ve diğer ülkelerle rekabeti açısından bir tehdit olarak gördüğünü vurguladı. "Mali sektör, mutlaka reel sektöre katkı sağlamak zorundadır" diyen Koçoğlu, "Biz varsak hareket var. Biz varsak banka var" diye konuştu.
Koçoğlu, IMF'den alınması öngörülen 20-25 milyar dolarlık kredinin de alınması gerektiğini söyledi. Koçoğlu sözlerini, AK Parti'nin sloganı "Durmak yok, yola devam. Allah bizi durdurmasın" sözleriyle bitirdi.
"ÇÖZÜM REEL SEKTÖR EKSENLİ OLMALI"
TBB Başkanı ve Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Özince de, Türkiye'nin birçok ekonomik kriz atlattığını belirterek, önemli olanın bu krizlerden gerekli derslerin çıkarılması olduğunu söyledi. "Küresel dünya bana göre yaşamaz. Bu konuda üzülmenin, sıkılmanın hiç çaresi yok" diyen Özince, 1994 krizinde İş Bankası Yenişehir Şubesi Müdürü olduğunu ancak bu kadar yakınıldığını hatırlamadığını söyledi. "Geçti onlar da geçti, bu da geçti" diyerek, krizlerin her zaman sona erdiğine işaret eden Özince, bugün Türkiye'nin çok ciddi deneyim sahibi olmasının çok önemli olduğunu vurguladı. Türkiye'nin sermaye ve akıl birikiminin olduğunu dile getiren Özince, "Bizim nelerimiz eksik. Hala istikrar konusunda ciddi sorunlarımız var. İstikrara ihtiyacımız var. Bizde hala istikrar bir konu. Siyasi istikrar da konu, ekonomik istikrar da konu. Hatta ekonomik istikrar dediğimizde serbest piyasa da bir konu" ifadelerini kullandı.
Küresel krizden çıkışın çözümünün özel sektör odaklı olacağına dikkat çeken Özince, dünyanın her yerinde 'devlet çözsün' denildiğini, ancak buna katılmadığını belirtti. Geçmiş yıllarda ülke ekonomisinin özel sektör ağırlıklı büyüdüğünü işaret eden Özince, "Aklın yolu birdir. Ben, çözümün özel sektör ağırlıklı olması halinde sermaye birikimimizi muhafaza edeceğimiz kanaatindeyim" diye konuştu.
Dünyada güven problemi ile kaydi parada çok büyük azalma olduğunu anlatan Özince, kaydi paranın hem finans piyasasında hem de sermaye piyasasında 'öldüğünü' söyledi. Bunun öyle kolay kolay diriltilemeyeceğini vurgulayan Özince, birçok alanda da sermayedarın kaybolduğunu kaydetti. Türkiye'nin gerçekten şu ana kadar küresel krizden az etkilenen bir ülke olduğunu vurgulayan Özince, devletin sermayedar olamayacağını, bunun da ticareti olumsuz etkileyeceğini dile getirerek, şunları kaydetti:
"Zaten dünya ekonomisinde bir yavaşlama vardı. Bu finansal krizle onun etkileri daha da artacak. Buna çözüm aramalıyız. Biricisi uzun vadeli yaklaşımlar geçerlidir. Kişisel, firmasal yaklaşımlar yanlış. Bankalar ciddi uluslar arası sermayeli oldular. Bankalarda Türkiye'de özel sektör bankacılığı ile özellikle gelişir. Çünkü zaten devlet özelleştirmeye devam etmek mecburiyetindedir. Bankalar, ulusal sermayeden çıkmadan özelleştirme yapılıp sermaye piyasasına açık borsa kurumu olduklarında dahi devlet bankası niteliğini yitirecektir."
"İNŞAAT SEKTÖRÜNÜ ÇALIŞTIRMADAN BÜYÜME OLMAZ"
Çözümün bireysel olmaması, Türkiye ekonomisi açısından çözüm aranması gerektiğini ifade eden Özince, "Özellikle inşaat sektörünün öteden beri teşhis ettiği hususlarda netice alınmadıkça bir şey yapılamaz. İnşaat sektörüne yurt dışı işlerinde nakdi ve gayrinakdi kredi imkanı yaratılabilir. Bunun mutlaka dış örneklerde olduğu gibi devlet veya kamusal kuruluşlarla yapılmalı" diye konuştu.
Özince, yöresel, hayati coğrafyanın aktif olduğunu, Hazar, Ortadoğu ve Balkanların gelişme ihtiyacında olduğunu belirterek, "Mademki G20'deyiz uluslararası alemi bu yöreyi kullanmayı ikna etmeliyiz. Çünkü, onların da mal satmaya ihtiyacı var. Rusya'yı iktisadi hayata derhal geri kazandırmalıyız. Kriz varmış orda uydurma. Borsa krizi tamamen uydurma bir krizdir" ifadesini kullandı.
İnşaat sektörünü çalıştırmadan büyümeyle ilgili gelecek sene bir şey elde etmenin çok zor olduğunu vurgulayan Özince, inşaat sektöründe hemen herkesin aklına devlet yatırımlarının geldiğini ancak özel sektörün ne yapabilirliğini düşünmesi gerektiğini söyledi. Gayrimenkul sektörünü 'büyük bir deniz'e benzeten Özince, sektörü menkulleştirilmesi durumunda bankacılığın kapısının önünden geçilmeyeceğinile7ti onlar da geçti, bu da ge anlattı. Gayrimenkulu menkulleştiren ülkelerin sermaye piyasalarını geliştirdiğine dikkat çeken Özince, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çatının akmasını, camların tıngırdamasını boş verelim de temeli, altyapıyı konuşalım. Türkiye'nin mali sektörü hayati coğrafyası içinde dünya klasmanına giren sektörlere dardır. İleride de dar gelmeye devam edecektir. Bunun için de stratejik adımlar atılması lazım ve her şeyden önce de siyasi ve ekonomik istikrar lazım. Hala bu konuda iniş çıkışlar olması doğrusu beni bir bankacı değil ama bir vatandaş olarak bazen düşündürüyor."