FİNANS

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Parayı neye yatırmalı? En sağlam yatırım hangisi?

Selçuk Altun

Artık bu haberi dinlemek de mümkün. Şimdi uygulamayı indir!

**Ak Portföy Genel Müdürü Cem Yalçınkaya, internet finans sayfaları editörlerine özel bir davet verdi. Davette, Ak Portföy'ün çiçeği burnunda fonu "BRIC"i tanıtan Yalçınkaya, bununla birlikte yatırımcılara çok özel önerilerde bulundu.

**

Global piyasalardan Türkiye piyasalarına kadar birçok konuda açıklama yapan Yalçınkaya, yatırımcılara önerilerde bulunmayı da ihmal etmedi.

Türkiye'nin ekonomik anlamda önemli bir mesafe aldığını belirterek sözlerine başlayan Yalçınkaya, artık hükümetsiz kalsa bile, eskisi gibi ekonominin dibe vurmayacağını ifade etti. Yalçınkaya, bunu şu şekilde savundu; "Çünkü; cari açık eskisi gibi büyük değil. Dolayısıyla döviz ihtiyacı eskisi gibi yok. Kaldı ki böyle bir ihtiyaç olsa bile Merkez Bankası'nın 70 milyar dolar civarında bir rezervi var."

IMF sürecinin çok iyi yönetildiğini kaydeden Yalçınkaya, "Hükümet bunu çok iyi kullandı. Ben de anlaşmanın gereksiz olduğunu düşünenlerden biriyim" dedi.

2010'a global piyasaların çok büyük bir beklenti ile girdiğini dile getiren Yalçınkaya, "Ancak, ilk 3 ayı değerlendirdiğimizde beklendiği kadar bir iyileşmenin olmadığını söyleyebiliriz. Bence, yavaş da olsa 2010 büyümenin gerçekleşeceği bir yıl olacak" şeklinde konuştu.

Gündemdeki bir diğer konunun Yunanistan olduğunu hatırlatan Yalçınkaya, konuyu yalnızca Yunanistan ile sınırlamamak gerektiğinin altını çizdi. Yalçınkaya, "AB'nin başı bütçe açıkları ile dertte. Bu bütçe açıkları yüzünden Avrupa ülkeleri önlemler alacaklar ve bu da büyümeyi kötü etkileyecektir" dedi.

"ALTINDA HER HALÜKARDA YÜKSELİŞ DEVAM EDER"
Piyasalara dair öngörülerini de paylaşan Ak Portföy Genel Müdürü Cem Yalçınkaya, şunları söyledi;
"-Düşük faiz durumuna geldik ve eski faiz oranlarının çok da görüleceğini düşünmüyorum. Şu anda mevcut faiz oranları sürdürülebilir gibi görünüyor. Bu nedenle bonoda çok büyük bir hareket beklemiyorum.

Bonoda 25 milyar lira civarında yabancı yatırım payı var. Bu güne kadar yabancılar 15 milyarın altına inmedi. Yabancıların burada satışa geçse bile çok büyük bir dalga yaratacağını düşünmüyorum. Çünkü artık tablo değişti. Dalga yaratacak büyüklüklerini kaybettiler.

- Altında yükselişin süreceğini düşünüyorum. Altında çok önemli bir sihir var, o da şu; Altın, büyüme dönemlerinde diğer emtialarla birlikte yükselir, değerlenir. Küçülme dönemlerinde (kriz) ise, güvenli yatırım olarak görüldüğü için talep görür ve yine yükselir.

- Petrol fiyatlarında küçük çaplı da olsa bir yükseliş olabilir. Bu da büyümeden kaynaklanır.

- Borsamızda işlem hacmi düşük olduğu için endekste çok büyük hareketler oluyor. Dow yüzde 0.40 artar veya düşerken, İMKB yüzde 2.5 - 3 iniyor veya çıkıyor.

Türkiye'nin notu artar ve 3B'ye yükselirse, bizim piyasalarda bayram havası eser. (3B yatırım yapılabilir ülke anlamına geliyor) Ben Türkiye'nin hakkının yendiğini düşünüyorum. Derecelendirme kuruluşları temsilcileri ile bir araya geldiğimizde bunu ifade ediyoruz.

Yabancı yatırımcıların İMKB'deki payı şu anda yüzde 65 civarında seyrediyor. Ben yabancı payının bu seviyenin çok altına ineceğini düşünmüyorum. Çünkü çıkmak isteseler kime satacaklar? Böyle bir talebi karşılayacak kimse olmadığı için yabancıların mevcut paylarını koruyacaklarını düşünüyorum.

YATIRIMI NEREYE YAPMALI?
Ben yatırımın çeşitlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Biraz mevduat, biraz fon, biraz hisse, biraz altın, biraz döviz gibi...

Ama kesin önereceğim yatırım, "ana para korumalı" fonlardır. Mutlaka portföyde bulundurulması gerektiğini düşünüyorum. Ana tabanın sabit getirili olmasında fayda var. Bununla birlikte, risk aldıkça kazancın yükseldiğini de unutmamak gerekir. Bu da riski bir - iki birim artırmak demek.

Yani bir portföy oluşturmak istersek yatırım araçlarını şu şekilde dağıtabiliri;

1- Mevduat
2- Bono
3- Altın
4- Fon (BRIC Fon - Ak Portföy)
5- İMKB 30

TÜRK HALKI TASARRUF YAPAMIYOR
Resmi verilere göre, hane halkı tasarrufu son 3 yıldır artıyor. Evet hane halkı tasarrufu artıyor ama, bu tasarruf o kadar küçük ki Türkiye'de vatandaş tasarruf yapıyor denemez. Bununla birlikte, çok az da olsa tasarruf yapmayı başaranlar ise bunu mevduatta tutuyor. Hane halkı tasarrufununun yüzde 75'i klasik tutucu bir görüntü ile mevduatta diyebiliriz.

"ÇOCUĞUM İÇİN BUNU 'BRIC'TİRİRİM"
Piyasaya yeni sundukları ürün hakkında da bilgi veren Ak Portföy Genel Müdürü Cem Yalçınkaya, "10 lirası olan herkes, hem Brezilya, hem Rusya, hem Hindistan hem de Çin'e yatırım yapabiliyor. Bu ülkeler, gelecek vaad eden ülkeler" dedi.

"Ben olsam çoluğuma, çocuğuma bunu (BRICtiririm)" şeklinde espirili bir şekilde fonu tanıtan Yalçınkaya, yeni ürünler geliştirmek konusunda lider olan Akbank ve Ak Portföy’ün Ocak 2010’da Franklin Templeton işbirliği ile yatırımcılara sunduğu BRIC fonlarının büyüklüğünün 2 ay gibi çok kısa bir sürede yaklaşık 48 milyon TL’yi bulduğunu açıkladı.

Yalçınkaya, Akbank, Ak Portföy ve Franklin Templeton ortak girişimiyle çıkartılan Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin ülkelerinin hisse senetlerine yatırım yapma imkanı sağlayan BRIC fonlarının sadece 10 TL’ye uluslararası piyasalarda yatırım imkânı sağlandığına dikkat çekerek, "BRIC fonu gelişmekte olan piyasalarda en fazla büyüme potansiyeline sahip ülkelere doğrudan yatırım yapma imkanı sağlıyor. BRIC fonu sayesinde Türk yatırımcılar, bu ülkelerin piyasalarına Franklin Templeton’ın tecrübesini kullanarak yatırım yapabilecekler" dedi.

Yalçınkaya, BRIC fonlarının yatırımcı profilinin ise yurtdışı piyasalarla ilgilenen hisse senedine aşina yatırımcılar, alternatif getiri arayışında olanlar ve bahsi geçen ekonomilerin büyüyeceğini düşünen yatırımcılar olduğunu söyledi.

Her ay iki anapara korumalı fon
Türk yatırımcıların birikimlerini genel olarak kısa vadeli ve risksiz ürünlerde değerlendirmeyi tercih ettiğini belirten Yalçınkaya, "Türkiye’de birikimlerin dörtte üçü mevduatta değerlendiriliyor. Bunun üçte biri ise döviz cinsi mevduatta. Toplam yatırım fonu sektörünün yüzde 80’inin likit fon olduğu ülkemizde artık ürün yelpazesinin genişlemesi gerektiği bir döneme girdik. Kriz öncesi elde ettiği getirileri arayan yatırımcılar için artık bir miktar risk almanın vakti gelmiş gibi görünüyor" dedi.

Türk yatırımcısına anaparasını kaybetmeden, riskli yatırım araçlarına yatırım yapabilme imkânı sağlayan anapara korumalı ve garantili fonlarda yüzde 26 pazar payına sahip olduklarını belirten Yalçınkaya, her ay iki anapara korumalı fonu yatırımcılara sunduklarını söyledi.

Şubat 2010 sonu itibariyle, Ak Portföy’ün yönettiği toplam varlık tutarı 6.5 milyar TL’ye ulaştı. Yatırım fonları, emeklilik yatırım fonları ve kurumsal&bireysel porföy yönetimi kurumun 3 temel işkolu.

Yalçınkaya, kurumsal&bireysel portföy yönetimi işkolunda 33 müşteriye portföy yönetimi konusunda hizmet verdiklerini belirterek, "Müşterilerimiz ağırlıklı olarak kurumsal müşteriler. Şubat 2010 sonu itibariyle işkolunda 615 milyon TL tutarında fon yönetiyoruz. Çok hızlı büyüdük. 2009 yılında işkolunda piyasa yüzde 46 büyürken, Ak Portföy yüzde 137 büyüdü" dedi.

"Faizlerdeki düşüş, yatırımları riskli ürünlere yönlendiriyor"
Yalçınkaya, ekonomide yaşanan son global krizle birlikte TL mevduat ve bonolara yatırım yaparak yüksek getiri elde eden yatırımcılar için ortamın değiştiğini ifade ederek, "Son krizle birlikte tüm dünyada ve Türkiye’de faiz oranlarında gördüğümüz düşüş, yurtiçinde hanehalkının yıllardır değişmeyen yatırım tercihlerinin farklılaşmasına ortam hazırlıyor. Artık risksiz ürünlerde yüksek getiri sağlama imkânı kalmadı. Özellikle mevduat ve bono faizlerinde gelinen tarihi düşük seviyeler, Türkiye’deki risksiz enstrümanlarla yüksek getiriye sahip olacağımız ezberini bozarak, kademli olarak yatırımcıları riskli ürünlere doğru yönlendiriyor. Artık, eski getiri düzeyini korumak isteyen yatırımcılar birikimlerinin en azından bir kısmı ile daha riskli yatırımlar yapmak durumunda kalacak" dedi.

Akbank ve Ak Portföy olarak inovasyona verilen önemle geliştirdikleri yeni ürünleri yatırımcılara sunmaya her zaman liderlik ettiklerini belirten Yalçınkaya, 2006 yılında ilk altın fonunu ve 2007 yılında Türkiye’nin ilk anapara korumalı fonu yatırımcılara sunduklarını belirtti. Yalçınkaya, "Bu fon yüzde 73 getiri ile yatırımcısının yüzünü güldürmeyi başardı" dedi.

Anapara korumalı ve garantili fonların Türk yatırımcısının yatırım alışkanlıklarının değişmesine ciddi katkılar yapabilecek ürünler olduğunu anlatan Yalçınkaya, "Bu fonlar yatırımcıya anaparasını kaybetmeden, riskli yatırım araçlarına yatırım yapabilme imkânı sağlıyor. Örneğin 100 TL’si ile bu fonlardan alan bir yatırımcı, vade sonunda en kötü ihtimalle 100 TL’sini geri alıyor. Bunun üzerine önceden belirlenmiş olan bir yatırım aracının (borsa, altın vs.) yükseliş veya düşüşünün belli bir yüzdesini de kazanabiliyor" dedi.

Yalçınkaya, farklı yatırım araçlarının getirisinin belli bir yüzdesini yatırımcısına taahhüt eden bu fonların, aynı zamanda yatırımcıların portföylerinde çeşitlendirme sağladıkları için riski azaltabilecek bir etkiye de sahip olduklarını söyledi.

Yalçınkaya son olarak, "Artık yatırımcıların birikimlerinin ufak da olsa bir bölümüyle bir miktar risk alma dönemi gelmiş gibi görünüyor. Piyasaya sürülen bu tip yeni fonların Türk yatırımcısının yatırım imkânlarını zenginleştirerek daha yüksek getiri elde edebilmelerine olanak verecek" diye konuştu.

Express
Mynet’te En Çok Takip Edilen Hisseler
Hisse

En Çok Aranan Haberler