İSTANBUL (AA) - Meme Sağlığı Derneği'nin (MEMEDER), "Meme Kanseri Kanseri Farkındalık Ayı" kapsamında İstanbul Florence Nightingale Hastanesi'nde düzenlediği Pembe Festival, habercilerin katıldığı panel ile sona erdi.
Bu yıl ikincisi gerçekleştirilen, meme kanseri tanısı almış hastaları ve hasta yakınlarını bir araya getiren Pembe Festival'in son gününde haberciler, medyada ve sosyal medyada meme sağlığını konuştu.
Anadolu Ajansı Pazarlama ve Satış Direktörlüğü çalışanı ve eski sağlık programı sunucusu Berda Özdiktaş moderatörlüğünde düzenlenen oturumda Türkiye gazetesi editörü Ziyneti Kocabıyık, Milliyet gazetesi editörü Tülin Açıkbaş, TGRT Haber muhabiri Özay Erad ve blog yazarı Esra Ertuğrul, konunun medyadaki işlenirliği ve doğru haber sürecine giden yolda yaşanan sıkıntıları masaya yatırdı.
Berda Özdiktaş, özellikle meme sağlığı ile ilgili haberlerde "meme" ve göğüs" arasındaki tanım karmaşasından yaşanan sorunlara işaret ederek, "Biz bu konuda bir dönem inanılmaz sorun yaşadık, göğüs hangi organdır, meme hangi organdır anlatamadık." dedi.
Gelinen noktada kısmen de olsa bu sorunların aşıldığına dikkati çeken Özdiktaş, eskiye nazaran bu konuda önemli yol alındığını söyledi.
Özay Erad da meme sağlığı ile ilgili doktorları takip ettiklerini dile getirerek, şunları anlattı:
"O haberleri yapmak benim için çok zor, onları yapamıyorum. Meme ve göğüs arasında gidip gelirken, biz görüntüyü sağlık anlamında koyuyoruz ama herkes onu yanlış algılıyor. Hadi gel onu ekrana koy. Bu çok zor. Animasyon görüntüler kullanıyoruz ama animasyonla doktorun dediğini anlatmak da çok zor oluyor. Tv muhabiri olarak çok zor, veremiyoruz. Benim bir tv muhabiri olarak elim kolum bağlı. Doktorların verdiği bilgileri ancak sokağa çıkarak ya da anonslarla verebiliyorum, bununla sınırlıyım."
Meme kanseri denildiğinde sadece kadınlar üzerine yoğunlaşıldığının altını çizen Erad, "Erkeklerde aslında daha tehlikeliymiş çünkü meme kanseri ile birlikte prostat kanseri de başlıyormuş. Aslında onların daha çok ilgi göstermesi lazım. Hep kadın odaklı gidiyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Erad, konuşmasında sağlıkla ilgili haber yaparken, konunun uzmanına ulaşmakta zorlandıklarını, bununla ilgili sürecin hızlandırılması gerektiğini söyledi.
-"Kendi kendini elle muayene, bu hastalıkta çok önemli"
Türkiye gazetesi editörü Ziyneti Kocabıyık ise gazetelerin de "göğüs-meme" kavramlarını kullanma ve meme kanseri haberlerinde rahat görsel kullanamamak konusunda televizyonlarla aynı durumda olduğuna işaret ederek, yanlış algılamalardan dolayı görsel kullanımı konusunda yaşadıkları zorluklara değindi.
"Kendi kendini elle muayene, bu hastalıkta çok önemli. Bunu görsel olarak insanların eline ulaştırmamız gerekiyor ama asla böyle bir ne animasyonunu, ne çizimini ne de gerçek fotoğrafını kullanamıyoruz." diyen Kocabıyık, meme-göğüs konusunda terim karmaşasını kendilerinin de yaşadığını aktardı.
Televizyon ve gazetelerin dışında sosyal medyada durumun daha özgür olduğunu bildiren blog yazarı Esra Ertuğrul, sosyal medyada genellikle yabancı fotoğraflar kullandıklarını bildirdi.
Diğer medya organlarına nazaran sosyal medyada daha rahat şekilde söylemlerde bulunduklarını ifade eden Ertuğrul, kavram kargaşalarından oluşan sıkıntıların çözümü için sosyal medyanın daha rahat bir platform olduğunu söyledi.
Milliyet gazetesi editörü Tülin Açıkbaş da zamanla kavram kargaşasından yaşadıkları sorunları aştıklarının altını çizerek, süreci uğraştırıcı olarak nitelendirdi.
\
- "Farkındalık kısmını festivale çevirmek için yola çıktık"
Etkinliğe ilişkin AA muhabirine bilgi veren MEMEDER Yönetim Kurulu Başkanı Ülkü Büyükgönenç, festivali geçen sene yapmaya başladıklarını anımsatarak, ekim ayında bu konuda dünyanın her yerinde farklı etkinlikler yapıldığını aktardı.
Etkinlikler süresince "kanser", "teşhis", "erken tanı" gibi kelimelerin çok fazla kullanılması dolayısıyla hasta ve hasta yakınlarında moral bozukluğu oluştuğuna dikkati çeken Büyükgönenç, toplumdaki algıyı değiştirmek ve farkındalık kısmını festivale çevirmek için yola çıktıklarını söyledi.
Ülkü Büyükgönenç, "Kanser eşittir dünyanın sonu gibi algılanmasın diye bir algı yaratmak istedik. Festival süresince bilimsel bilgiler verdik, yanı sıra eğlenceli içerikler hazırladık, moral verecek yeni bilgiler veriyoruz. Rol modellerimizi konuşturduk, arada müzik dinletilerimiz oldu. Hastane eşittir, kanser eşittir hüzün havasını dağıtmak istedik. Bu yolda yürüyoruz." ifadelerini kullandı.
MEMEDER'in ücretsiz tarama yaptığını anımsatan Büyükgönenç, bu çalışmaların vatandaşlara daha fazla ulaşması, erken teşhis edebilme imkanlarına ulaşabilmesi için bağış ve sponsorun önemine dikkati çekerek, "Bir kadına kanser gelecekse, bunun içinde kötünün iyisi meme kanseri. Meme kanserinin erken teşhisiyle yüzde 99 sağ kalım şansı var." dedi.