FİNANS

Türkiye daha silahını kılıfından çıkaramadı

Turkish Yatırım Menkul Değerler tarafından hazırlanan günlük bültende Türkiye'nin henüz global finans krizine karşı herhangi bir önlem almadığına dikkat çekildi.

"Dünya Son Kurşunu Sıktı, Türkiye Daha Silahını Kılıfından Çıkaramadı..." başlığıyla hazırlanan bültende şu değerlendirmelerde bulunuldu;

"İngiltere ABD’nin Kurtarma Planı’nın yarısı büyüklüğünde bir kurtarma planı açıkladı. İngiltere’nin Kurtarma Planı, 2001 yılında Türkiye’nin kurtarma planına benzer bir nitelik taşıyor. Plana göre sermaye desteği yatırımcıların zarar görmeyeceği bir hisse fiyatından gerçekleşecek, şirkete ortak ve yönetiminde söz sahibi olarak bankaların kendi ve sistem içerisinde regülasyonunu gerçekleştirilecek. Kamulaştırılarak, vergi mükelleflerinin parası korunacak. Ardından belirli bir zaman özelleştirilerek vergi mükellefleri kara geçecek.

Türkiye’nin 2001 yılında yaptığı gibi önce kamulaştır, ardından özelleştir yöntemi benimsenecek. Türkiye’den uygulamanın farkı, İngiliz Bankaları isterseler bu plan içerisine girecekler. Halbuki Türkiye’de isteğe bağlı değil, duruma bağlı olarak kamu gücüyle kamulaştırma sağlamıştı. Bankaların isteğine bağlı plandan kaynak istemenin bedeli, ortaklık ve söz hakkının kaybolması risklerini barındırması bu planın çok etkili olmayacağının göstergesidir. Dün tüm İngiliz Bankaları böyle bir paraya ve plana ihtiyaç olmadığını açıklamıştır. Bu yüzden planın bankaların isteğine değil, İngiltere’nin isteğine bağlı olması muhtemeldir.

ABD, AB, İngiltere, Kanada, İsveç ve İsviçre eşanlı olarak 50 baz puan faiz indirimi kararı aldı. Japonya faiz oranlarının zaten çok düşük olduğu için indirime katılamadığını ama desteklediğini açıkladı. Eşanlı faiz indirimleri sonra Çin de faiz indirimine gitti. Piyasalar FED’den faiz indirimi istedi, FED peşine 6 Merkez Bankası daha alarak faiz indirimini gerçekleştirdi. Bu faiz indirimi silahının zamanında ve ortak bir katılım ile gerçekleşmesi gerekiyordu. Ortak müdahalenin amacı, dünyayı resesyona olan yolculuğundan saptırmak ve piyasalarda güçlü bir etki yaratmaktı.

Enerji ve gıda fiyatlarında düşüşü fırsat bilen ve beklenen durgunluk neticesinde daha fazla da düşüş bekleyen Merkez Bankaları, artık ana amaç olarak para politikaları ile büyümeyi, finans sistemine yönelik kurtarma planlarını desteklemek olduğunu gösterdi. TCMB ise Eylül ayı enflasyon raporunda, enerji ve gıda fiyatlarında düşüşün TÜFE’yi düşürdüğü belirtti. Temmuz ayı toplam enflasyona gıda ve enerjinin etkisi yüzde 8.17, Eylül ayında yüzde 6.9’a gerilemiştir ve enflasyon yüzde 12’den dönmüştür. TCMB’nin Şubat ayından bu yana yaptığı 1.5 baz puanlık faiz artırımın enflasyon üzerinde hiçbir etkisi olmazken, büyüme üzerine önemli etkileri olmuştur. 2008 yılında yapılan 1.5 baz puanlık artırımın, 1 baz puanı Mayıs ile Temmuz arasında gerçekleşmiştir.

Bu dönem içerisinde enflasyon düşmemiş ama yapılan üretim çok ciddi oranda düşüş göstermiştir. Türkiye’nin 2006 yılı Mayıs-Temmuz ayı toplam sanayi büyüme ortalaması yüzde 7.8, 2007 aynı dönemde yüzde 4.9 ve içinde bulunduğumuz dönemde yüzde 0,7’ye düşmüştür. Dün açıklanan Ağustos ayı sanayi ve imalat sanayi rakamları, 2. Çeyrek büyüme rakamları Türkiye için çok önemli durgunluk sinyalleriydi. Tüm dünyada Merkez Bankaları büyümeyi desteklerken, TCMB hala enerji ve gıda fiyatlarını takip etmektedir. Dünya tarihinde ilk defa Merkez Bankaları ortak bir faiz indirimi gerçekleştirdiler. Ortak müdahaleye rağmen beklenen olmadı. Açıkçası başka da yol kalmadı.

Bu ortak müdahalede sonuç vermediyse, hiçbir müdahale sonuç vermeyecektir. Türkiye ise şimdiye kadar piyasalara müdahalede bulunmadı. Artık yurtdışın müdahalelere güvenmemek, içeride yapılacak müdahaleleri umut etmek gerekmektedir. Borsalarda yerlilerden alınan yüzde 10 vergiyi kaldırmak, vergi kaybına yol açmayacağı gibi yurtdışından sermaye sağlayıcı basit ama borsalar için etkin bir müdahale olabilir."

Canlı Borsa
YORUMLARI GÖR ( 0 )
Mynet’te En Çok Takip Edilen Hisseler
Hisse

En Çok Aranan Haberler