Finansİnvest ve FinansOnline analistleri borsa, dolar ve genel ekonomik gidişat konusunda görüşlerini açıkladılar.
İşte uzman analistlerin görüşleri;
YİĞİT BULUT: DOW 12,200 BÖLGESİNDEN TEPKİ VERİYOR
Değerli yatırımcılar, dün “DOW 12,500 altında ikinci kapanışını yaptı ama “yerinde kalma” eğilimi hala devam ediyor” başlığını atmış ve “DOW’da beklediğimiz kısıtlı olumlu” tepkiyi paylaşmıştık. Dün gece DOW’un 12,200 bölgesinden topladığı güç ile yeniden 13,300’ler üstünde formasyonunu güçlendirdiğini ve burada kalma eğiliminde olduğunu gördük. Gecelik kapanış 13,362’den gerçekleşti.
12,200 bölgesinden gelen tepki 13,300 üstünde “güçlenmiş” durumda.
Peki bundan sonra neler olabilir?
Dünkü yorumda da belirttiğim gibi bu hafta ABD’de bazı “bilançolar” açıklanacak. Bu bekleme dinamiği içinde DOW’un 12,200-11,960 olarak daha önce tespit ettiğimiz “çıldırma sınırı” üstünde kalması çok önemli. Burayı 12,200 üstünde bekleyebilir ve sonrasında “olumlu” olarak algılanacak bir veri seti eşliğinde, dün gece (15) gibi “yukarı denemeler” yapabilirse 12,500 üstü yeniden sorgulanabilir.
Sonuç: 12,200 bölgesine doğru ilk çarpma sonucu “tepki geldi” ve endeks dönerek 13,300 üstünde formasyonunu güçlendirdi.
Bu noktada bizim piyasalarımıza gelelim.
Dün ve önceki gün İMKB’de gelen satışlara rağmen, eldeki dinamiğe göre hala 41,500-42,040 aralığında yani destek bandı içinde kalma eğilimi devam ediyor. Dün 41,500 altına sarkmasına rağmen hareketin 41,500 üstünde ikinci kez kapandığını gördük.
Sonuç 2: Teknik olarak baktığımızda İMKB için “güçlü” diyebiliriz. DOW’da oluşacak en küçük bir düzelmede İMKB’de “yukarı ivme” kolaylaşabilir. Kısa vadede 41,500 altında kapanışlar görmediğimiz sürece 42,000 üstünde kapanma potansiyelini koruyor diye düşünebiliriz. İki kez “42,000-41,500” bandında “kapanmamız” satışa döndük anlamına gelmiyor.
Sonuç 3: Yukarı giderken zorlandığı bant olan 41,500-42,000 altına sarkmadıkça, bu bant altında kapanmadıkça “hareket için 42,000 üstünde kapanma” hedefi var.
GELELİM DOLAR KURUNA
Dolardaki hareket yani 1,30-1,32 bandının test edilmesi yurtdışı hareket eşliğinde gayet normal. Kısa vadede DOW ve İMKB’de “sınırlar” aşağı geçilmediği yani “olumsuz” bölgelere kayılmadığı sürece “1,30 üstünde güçlü hareket” zor. Bu sabah itibariyle 1,32’ye yaklaşan “kotasyonlar” görüyoruz ama bir gerçek var; faiz ve İMKB’de yukarı eğilim oldukça aynı anda doların da yukarı gitmesi mantıklı değil.
1,30-1,35 bandında yukarı hareketlenmelerde “satış” net olarak kendini belli ediyor.
Sonuç 4: Dolarda 1,30-1,35 bandı “sert bir olumsuz algılama ile aşılmadığı” sürece yaz aylarında 1,30 altına gerileme eğilimi yeniden görülecektir.
Son söz: DOW’da 12,200 bölgesinden gelen tepki “kısa vadeli yukarı dönüş” sinyali üretiyor. 12,500 hedef ve direnç olarak karşımıza çıkıyor. Kısa vadede 12,200-11,960 bandı altına sert kaymalar olmadıkça, piyasa ve diğer piyasalar “sakin kalmayı” hatta her “olumlu” algılamada yukarı hareket etmeyi deneyeceklerdir.
**SALİH NEFTÇİ: DOLAR-YTL KURUNDA DURUM
**
YTL dolar karşısında dün yine değer yitirdi. Bizim beklentilerle uyumlu bir gelişme.
Bizim döviz piyasalarındaki durumun bugün de değişmeden devam etmesini bekliyoruz.
YTL’yi aniden güçlendirecek bir haber şu anda görünürlerde değil.
Bir anlık da olsa, rahat nefes alabilmek hiç fena değil
Son bir iki haftadır kötü bir haber gelmemişti. Hatta biz ve bir çok yorumcu kredi krizinde esas kötü haberlerin artık geride kaldığı yorumunu yapmıştı.
Bu yoruma son günlerde Banka CEO’ları da katıldı. (En son örnek Lehman’dan. Lehman yönetimi dün kredi krizinde esas kargaşanın geride kaldığı tahmininde bulundu.)
Ama kredi krizi konusunda azalan endişelerin yerini Amerika’da yaşanabilecek sert resesyon korkusu aldı ve piyasaların tedirginliği sürdü.
Oyuncular iğne üstünde oturmaya devam etti.
Büyük çoğunluğu bugün olmak üzere haftanın geri kalanında bir çok veri açıklanacak. (Yanda) Bu arada bazı bankaların bilanço rakamlarını öğreneceğiz.
Ancak hem datalar hem de banka bilançoları konusundaki tedirginlik dün öğleden sonra Amerika’da bir miktar azaldı.
Amerika kapanışı nispeten rahatlatıcı oldu.
Bize öyle geliyor ki haftalar süren endişeden sonra şimdi dış piyasalarda rahat nefes alınabilecek kısa bir dönem başladı.
Bir gün de olabilir, bir hafta da. Ama her ne olursa olsun, böyle durumlar bu aralar pek ender. Bulmuşken yararlanmakta yarar var.
**OĞUZ BÜKTEL: BÜTÇE YİNE EN ÖNEMLİ İÇ EKONOMİK ÇIPAMIZ OLABİLİR!
**
Dünya ekonomileri ve Türkiye zor bir dönemden geçiyor. Bunu da aşacaktır. Hatırlamak gerekirse (benzetmek gibi olmasın) 2001 krizi ve sonrasında dibe vurmuş ekonomide bir kaç önemli çapamız mevcuttu:
- Kemal Derviş’le başlayan güçlü ekonomiye geçiş programının AKP Hükümeti tarafından, baştaki sulandırmalar hariç devam etmesi: IMF Çıpası.
- Avrupa Birliği sürecinde atılan adımlar ve müzakere sürecinin başlaması: AB Çıpası
Bu iki çıpa sayesinde ve dünyadaki ekonomik büyüme ve global likidite şartlarının da yardımıyla ekonomide borç döndürülme sorununu aşmış ve ülkeye akan yabancı sermayenin de yarattığı etkiler ile hem yüksek büyüme oranlarına, hem de daha düşük enflasyona ulaşmış ve bunun meyvelerini yemiştik. Özellikle de ekonomik alanda faiz dışı fazla hedefine bağlı kalmamız bizi borç sarmalından kurtarırken, enflasyonu ve faizleri düşürmüş, ekonominin görünümünü düzelten en önemli faktörlerden olmuştu.
Bugün yaşadıklarımızın boyutu, nedenleri çok farklı boyutlarda. Elimizde olanlara bakalım:
-Dünyada resesyon korkuları ve finansal bir kriz yanısıra artan enerji-emtia-gıda fiyatları ve maliyet yönlü baskılar
-İçeride epey bir süredir yavaşlayan politik reform süreci ve gündemden kalkmış bir AB çıpası.
-IMF ile sona yaklaşılan ve geleceği belirsiz olan bir stand-by süreci.
2004 yılından bu yana yavaşlayan bir büyüme trendine, politik açıdan belirsiz bir tabloyu da eklersek ekonomik tablonun çok parlak olmadığı ortada. Son 7 yılda katettiğimiz mesafe o kadar önemli ki, Türkiye’nin dışarıda yaşanan krizin etkilerini hissetme düzeyi de eski dönemlere kıyasla son derece sınırlı oldu. Türkiye borsasının yılbaşından bu yana olan performansı en kötü gelişen piyasa olmasına rağmen, kurdaki ve faizdeki hareketlerin sınırlı kalması, enflasyonist etkiler ve tüketici güvenindeki erozyonun düzeyi, reel ekonomiye etkiler ve tahminlerdeki revizyonlara bakıldığında abartılı hareketler (eksi büyüme beklentileri) görülmemesi Türkiye’nin gelmiş olduğu düzey açısından olumlu bir gösterge.
Türkiye bundan sonra yaşadığımız dönemdeki gelişmelerden ne ölçüde payını alacak ve bu ortamdan nasıl en az yarayla kurtulacak, bunu zaman gösterecek. Ama bu süreçte belki de biraz eski uygulamalardan ders alarak, ekonomimizin en önemli çıpası olan faiz dışı fazlaya daha fazla sarılması gerekiyor. Çünkü maliye politikaları hem enflasyon açısından, hem de borçlanma maliyetleri açısından önem taşıdıkları gibi, yabancı sermaye açısından önemli bir referans noktası özelliğine sahip olduklarından ülkeye sermaye hareketlerinin sürmesinin de bir garantisi haline gelebiliyorlar.
Dün açıklanan Mart ayı bütçe rakamları bu nedenle önemli. Rakamlara bakıldığında ekonomik aktivitede yavaşlama dikkat çekiyor. Bu iki açıdan tehlikeli, hem faiz dışı fazla hedefini yakalamanın zorlaşması, hem de büyüme trendindeki kırılmanın devamının göstergesi olması. Geçen yılla kıyaslama, geçen yıl Şubat’tan Mart’a kayan bir takım gelirler nedeniyle tam doğru olmasa da, bütçe gelirlerinin geçen yıl Temmuz ayından bu yana en düşük aylık seviyesine gelmesi önemli bir uyarı hükümet için. Öte yandan rakamlardan ithalatın yüksek devam ettiği de gözlenmekte, bu da cari açık açısından çok olumlu değil. Bütçe rakamları çok önemli, bundan sonra da yakından izlemeye devam. Özellikle yerel seçimler öncesi belediye harcamalarındaki artış dikkatle takip edilmeli. Yine seçimler öncesinde kamu harcamalarının nasıl gerçekleşeceği de merak konusu.