FİNANS

Uzmanlar kritik hafta için ne düşünüyor?

Finans Online ve Mynet Finans uzman ekonomistleri piyasalara ve siyasi gündeme ilişkin çarpıcı tespitlerde bulundular.

Piyasaların zor bir haftaya girdiğine dikkat çeken uzmanlar, şu değerlendirmede bulundular;

**YİĞİT BULUT: TÜRKİYE’DE DOLAR NEDEN YÜKSELMİYOR?

**

Birçok “piyasa katılımcısından” aynı soru geliyor; cari açık 50 milyar dolara koşuyor, iktidar partisine kapatma davası açıldı, dünya genelinde kriz var ama Türkiye’de neden dolara talep yok?

Sevgili yatırımcılar, aslında “gelemeyen yükselişin” sebebi tek bir cümle: “…bir ülke ekonomisi, sürekli artan cari açık ile kavruluyor ama finansal pozisyon sahipleri, “dünya piyasalarında hala ana trend devam edebilir, pozisyonlarımızı koruyalım” kararı eşliğinde, diğerlerinin durumu algılamasına izin vermiyorlarsa, o piyasada “döviz” yükselemez!!...”

Bu duruma “algılamaya dayanan ekonomi yönetimi” veya daha kısa olarak “ekonomik anomali” denir.

Peki “anomali” sadece “büyük pozisyon sahiplerinin menfaati gereği yükselmeyen kur ile mi teşhis edilir?”

Sevgili yatırımcılar, bugün Türkiye’de “düşük kur çıktısı üreten”, başka ülkelerde “başka çıktılara yol açabilen”, “Anomali” dediğimiz durumun daha birçok özelliği vardır, onları da arz edeyim;
* Bir ülke üretmeden dünyanın en yüksek faizini vererek varolan durumunu korumaya çalışıyorsa,

* Dünya genelinde 26 zengin çıkardık deyip, o zenginlerin toplam serveti GSYİH’nın yüzde 10’una yakınsa,

* O ülke zengin sayısında ve ekonomik büyüklükte ilk 20’ye giriyor ama Birleşmiş Milletler İnsani Gelişmişlik Endeksi’nde ilk 100’de sonlara düşüyorsa,

* Her 100 liralık gelirin yarısı daha dolaşıma çıkmadan, en zengin yüzde 10’luk gelir sahibi tarafından transfer ediliyorsa,

* Kayıt dışı ekonomi kayıtlı ekonomiden daha büyükse,

* Yabancılar sermaye ve para piyasalarındaki kazançlarından vergi ödemiyor, yerliler ödüyorsa,

* Önemli şirketleri yabancılara satılmışsa,

* Üretmeden tüketiyor ve artan ithalat rakamları yok sayılarak sadece artan ihracat dikkate alınıyorsa;
O ülke ekonomisi dünya üzerinde eşi benzer olmayan bir ’anomali’dir.

Peki bütün bunlar olurken ve bizler dışarıdan bakarak olanları fark etmezken, sistem nasıl çalışıyor?

İlk etapta bazı noktaları tespit etmemiz gerekli;

1. Bugünkü ‘finansal yapı’, ‘dışarıdan akan paranın yüksek bir şekilde nemalandığı’ ve ‘kendi yararına’ sistemin patlamasına yani ‘cari açık, siyasi risk’ gibi unsurların algılanmasına izin vermediği bir dinamik üzerine oturmuş durumda. Riskler algılanmıyorsa, bu ‘sistemden aşırı getiri sağlayanların’ yapının bozulmasından duyduklarının kaygının ‘gerçekleri’ örtmesinden kaynaklanıyor...

2. Sıcak para tabanlı sistemlerde ‘dalga boyu’ düşer ama ‘içerideki birikim’ yani ‘yerli tasarruf sahiplerinin varlıkları veya çalışanların katma değer ve ödedikleri vergileri’ yurtdışından gelen ‘sıcak para’ tarafından emilir...

Sonuçlar;

1. Ekonomik “anomalilerde” sıcak para rant sağlar, döviz gerektiği kadar düşük kalır-sonra patlar... Örnek mi istiyorsunuz? 1993-2007 Şubat arasında bu ülkeye giren sıcak para ‘içeride çalışıp, didinen halkımın’ sırtından, cebinden ‘milyar dolarlar’ kazandı. Bu kazanç 2001 sonrası adeta coştu ve 2004-2008 arasında zirve yaptı. İşte girişte aktardığım ‘ekonomik anomali’ de burada…

2. Bugün bütün ‘normal dışı’ verilere rağmen sistem patlamıyorsa işin sırrı ‘yapının dünya genelindeki devam eden trend eşliğinde’ pozisyon sahipleri tarafından devam ettirilmesinde gizli. Daha açıkçası; alabilecekleri kadarını almaya devam edecekler. Ve aldıkları sürece de dolar yükselmeyecek!

3. Ülkeden sağlanan “son marjinal” kuruş da kasaya girdiğinde veya sistem varlıklarını transfer edip verim düştüğünde dalgalanması gerekecek. Bu gerekene kadar “kurda yükseliş” bir başka bahara…

TUNCAY TURŞUCU: GÜNDEMİ AĞIR VE YOĞUN BİR HAFTA

Global piyasalarda ekonomik endişelerin yeniden yükselmesi ve ABD'nin en büyük mortgage şirketleri Fanie Mae ve Freddy Mac'in kamulaştırılacağına yönelik haberler kredi krizine yönelik algılamaların yeniden alevlenmesine neden oldu. Bir süredir unutulan sorunlar bu gelişmelerle birlikte piyasalarda sert dalgalanmalara sebep oldu.

Bununla birlikte 135 $/varil düzeyine kadar gerileyen petrol fiyatları'nın yeniden 147$/varil seviyesine yükselmiş olması zaten bozulmuş olan morallerin dahada bozulmasına neden oldu. Bu gelişmelerin sonucunda bir süredir tepki yükselişi gösteren piyasalarda ciddi satışların yaşandığını gördük ve 36000 seviyesinin üzerine çıkamayan endeks yeniden 35000 sınırına kadar geriledi.

Piyasalarda moral bozukluğunun önümüzdeki haftada devam etmesini düşünüyoruz. ancak geçen hafta görülen agresif hareketlerin yaşanacağını sanmıyoruz. Özellikle Fanie Mae ve Freddy Mac ile ilgili gelişmelerin beklenmedik bir şekilde gelişmesi agresif seyirlerde etkili oldu. Bu nedenle önümüzdeki hafta bu tarz hareketler beklemiyoruz ancak piyasalardaki genel olumsuz havanın etkisini sürdürmesi beklenebilir.

Gündem olarak bakıldığında ise çok fazla nefes alacak bir hafta olmayacağını görmekteyiz. Hazine'nin Salı günü 13.6 milyar YTL itfası bu haftanın en önemli gündemi olurken, diğer yandan ABD'den gelecek enflasyon rakamları yine haber akışlarının piyasalar üzerinde etkili olmasına neden olacak. Bunların yanında bu hafta ABD'de finansal şirketlerin 2.çeyrek bilançoları açıklanacak. Bu şirketler arasından beklentilerin altında kar rakamlarının açıklanma olasılığı oldukça yüksek olduğunu düşünürsek, piyasakardaki negatif havanın sürmesi beklenebilir.

Hazine'nin Salı günü açağı iki tahvil ihalesinde satış sorunu beklemiyoruz. Ancak faizin yükselmesi ve bununda hisse senedi piyasaları üzerinde baskı yaratması beklenebilir.

Hafta içerisinde kısa süreli tepkiler yaşansada, negatif havanın genele yayılması beklenebilir. Özellikle ABD ve Avrupa enflasyon rakamlarının yüksek çıkması durumunda negatif hava devam edebilir.

Bugün için faizlerdeki gevşemeye paralel olarak alıcılı bir açılış bekliyoruz. 36000 direnci önemini korurken, yükselişlerde kar satışları etkili olabilir.

**PROF. DR. HURŞİT GÜNEŞ: SİYASAL GELİŞMELER MALİ PİYASALARI NE DERECE ETKİLİYOR?

**

Ortalıkta iki temel siyasal ya da hukuksal gelişme var. Daha doğrusu iki hukuksal gelişme var ki, siyaseti ve siyasal dengeleri temelinden sarsacak nitelikte. Biri Yargıtay Başsavcısı’nın Anayasa Mahkemesi’nde AKP’nin kapatılması için açtığı dava. Diğeri de İstanbul savcılarından birinin Ergenekon isimli bir soruşturma başlatması ve çeşitli kişileri zaman zaman 14 aydır gözaltına alarak sorguya çekmesi, ya da Mahkeme kararıyla tutuklatması.

Önce şu Ergenekon’u değerlendirelim:

1. Ergenekon soruşturması 14 aydır sürüyor. Ancak bunun son aşamasında, yani geçen hafta, gazeteciler, emekli generaller, sivil toplum kuruluş önderleri tutuklanınca piyasalar belli bir ölçüde etkilendi. Dikkat ediniz; çökmedi, sarsılmadı, belli bir ölçüde etkilendi. Daha önceki gelişmelerden ise toplum farkında bile olmadı. Piyasalar da ciddiye almadı. Son tutuklamalar sürecinde kurda, faizlerde ve borsada olumsuz bir hava esti. Ancak o günkü havanın ne denli bu davadan kaynaklandığını bilmiyoruz. Çünkü aynı gün ABD’den de gelen birçok olumsuz haber vardı.

Kısacası, piyasalar bu soruşturmayı da, davayı da henüz çok vahim bir gelişme olarak görmüyor. İlerleyen safhalarında da farklı bir tepki ortaya çıkacağını sanmıyorum.

2. Bununla beraber, Ergenekon soruşturması eğer bir rövanş ise Anayasa Mahkemesi’nin AKP’yi kapatma olasılığını güçlendirecektir. Gelişen biçim ve izlenen tarz ne yazık ki, bu sanıyı desteklemekte.. Bu durumda ise Türkiye’nin önü daha da karmaşık demektir.

3. Ergenekon soruşturmasının kısa sürede son bulması halinde piyasalarda pek bir çalkantı olmayabilir. Ancak buradan çıkan sonuca göre “hemen ardından” Anayasa Mahkemesi’ndeki dava kapatma yönünde sonuçlanırsa bize kalırsa (bırakınız mali piyasaları) makro dengelerin yerli yerinde kalması için birçok olumlu küresel gelişme, hatta mucizeler gerekecektir!

4. Diyelim ki, (aslında bir ceza davası olduğundan çok uzamaz) Ergenekon davası çok uzadı ve kapatma daha çabuk gerçekleşti. Bu durumda bu davanın pek bir sonuca varacağını sanmıyoruz. Kısa bir süre içinde dava tahliyelerle sona erebilir. (Tabii bir hukukçu olmadığımızdan değerlendirmelerimizin hata payı olabilir)

Gelelim kapatma davasına;

1. Kesinlikle bugün piyasalar kapatılmayı tam olarak fiyatlamadılar! Hatta bu fiyatlar içinde kapatılmama olasılığı bile var. Evet; borsa çok gevşedi, faizler yükseldi ama bunların farklı nedenleri var. Faizler enflasyonun ve beklentisinin yükselmesi nedeniyle yukarı hareket etti. Borsanın da düşüşü ekonomik durgunluktan ve sığlığından kaynaklanıyor. Kaldı ki, dünyada yükselen borsa hiç yok. Eğer kapatılma tam olarak fiyatlanmış olsaydı, kur çok başka bir yerde olurdu.

2. Kapatılma elbette kısmen fiyatlandı. Ama kapatma kararı (eğer çıkarsa) sonrası ne olacağı belli mi? Tam bir muamma! Siyasal yasaklar altında Meclis devam mı edecek? Yoksa hemen seçime mi gidilecek? Bu yasakların kapsamı ne olacak? AKP’nin yerine tek bir parti mi olacak? Yoksa birden çok partiye mi bölünecekler? Bunların belli olmadığı bir ortamda tam bir fiyatlamanın yapıldığını söylemek kolay değil..
Kısacası, içinde bulunduğumuz ve giderek daha derinlerine battığımız siyasal kargaşayı mali piyasalardaki fiyatlar tam olarak yansıtmıyor.

ERDAL SAĞLAM: ÖNCE İDDİANAME SONRA ABD’YE BAKILACAK

Piyasaların gözü sabah erken saatlerden itibaren, televizyonlardan naklen yayınlanacak Ergenekon İddianamesinde olacak. Daha sonra ise geçen haftadan kalan ABD piyasalarındaki iki büyük mortgage şirketinin akibeti için gelecek haberler izlenecek. İddianamenin yankıları ve bu iki dev şirketin durumu konusunda gelecek haberler, bütün bir haftayı kapsayabilir.

İlk kez, görülecek bir davaya ilişkin hazırlanan iddianame bu kadar medyatik bir durum arzediyor. Bütün gözler, bu arada piyasa oyuncularının gözleri de, sabah saatlerinde açıklanacak bu iddianamede yer alacak isimler ve bunlar için yapılacak suçlamalarda olacak. 2 bin 500 sayfa tuttuğu söylenen iddianame özet olarak TV kameraları önünde açıklanırken, iddianamenin tümü parça parça kamuoyu gündemine getirilip, TV’lerde gün boyu sürecek uzman analizleri ile bütün günü kapsayacak bir yayın izleyeceğiz.

Aslında sadece bugünü değil tüm haftayı kapsayacak yaygınlıkta bir yayına bu sabah erken saatlerden itibaren başlanacak. Yeni tutuklanan 10 kişinin bu iddianame kapsamında olmadığı, yani bir ek iddianame daha geleceği söyleniyor. Yani Ergenekon soruşturması sadece bir haftamızı almayacak, bütün bir ay boyunca hatta bence yıl sonuna kadar yoğun bir gündem oluşturmaya devam edecek.

İddianamenin 13 ayın ardından açıklanması ve kamuoyunda bilinen kişilerin bu kapsamda uzun zamandır içeride tutulması da iddianamenin önemini artırıyor. Yani önemli bir iddia olmadığı takdirde, tartışmaların boyutu AKP’nin kapatılması davasıyla daha fazla ilişkilendirilip, tartışmaların daha sertleşmesi ihtimali bir hayli yüksek.

YİNE DIŞ HABERLER DAHA ETKİLİ

Elbette piyasalar bu tartışmaları yakından izleyecek, siyasi tansiyonun bu kapsamda alacağı şekil piyasaları etkileyecek.

Ancak dışarıdan gelecek haberler yine, piyasaları etkileyen asıl unsur olarak kalacak gibi görünüyor.

Çünkü yaz rehavetine girmeyen dış piyasalardan da önemli haberler geliyor. Geçtiğimiz hafta ABD’den gelen iki mortgage şirketinin durumuna ilişkin haberler, tüm dünyayı etkileyecek sonuçlara neden olabilecek. Bunun yanı sıra hafta sonuna doğru yine petrol fiyatlarının yükselmeye başlaması da, bir süredir gündemde olan dünya petrol fiyatlarını, yine baş sırada tutmaya devam edecek.

Küresel kriz bir yılını doldurdu, bu arada sık sık “krizin dibi göründü” denildi ama her geçen gün krizin devam ettiğine ilişkin yeni işaretler geliyor. Piyasalar iyimser olmaya çalışıyor ama her defasında yeni bir darbe yiyorlar.

Krizin reel sektör üzerindeki ve ABD dışındaki etkilerinin yeni hissedilmeye başladığı konusunda iyimserler bile görüş birliği içinde. Bu nedenle krizin ilk sıralarında fazla zarar görmeyen dünya hisse senedi borsalarında yaşanan çöküşün bir süre daha devam edeceği konuşuluyor.

Bu durum ister istemez İMKB’yi de etkiliyor ve dışarıda olduğu gibi önemli Türk şirketlerinin değerleri de hızla aşağı gelmeye devam ediyor.

ABD’de konut sektörünün iki temel direği, 12 trilyon dolarlık mortgage finansmanı piyasasının yaklaşık yarısını kontrol eden Freddie Mac ile Fannie Mae adlı iki dev kuruluşun hisselerine yoğun satış gelmesi ABD’deki krizi yeni bir boyuta taşıdı. Bu iki kuruluşun batmasına izin verilemeyecek kadar büyük olması, devletin bu kuruluşlara el koyacağı söylentisini yaygınlaştırdı.

Cuma günü bizde piyasalar kapandıktan sonra gelen haberlerde ABD yönetiminin bu iki şirkette sorunlar daha da kötüleşirse, borçlarına vergi mükellefleri tarafından garanti verilmesi anlamına gelecek bir koruma sağlamayı düşündüğünü belirtildi. Bu haberlerin ardından dolar diğer para biri birimleri karşısında değer kazanırken, borsalar toparlandı, ABD Hazine tahvilleri düştü, Japon devlet tahvilleri ise kayıplarını artırdı.

Bu durum içeride, Cuma günkü bu iyi kapanışın ardından, sabah saatlerinde bir iyilik görünmesine neden olabilir. Ancak gün içinde gelecek diğer haberler nedeniyle piyasalar yine dalgalı bir gün geçirecek olabilir.

Bu arada Ergenekon iddianamesinin siyasiler ve hukukçular tarafından yorumlanmasında ortaya çıkacak çelişkili görünüm de dalgaları artıracaktır.

Zor ve dalgaların bol olduğu bir hafta daha yaşanacağı kesin gibi gözüküyor...

Mynet’te En Çok Takip Edilen Hisseler
Hisse

En Çok Aranan Haberler