Türkiye İş Bankası, doğrudan yatırımların cari açığın finansmanı içindeki payının yüksek olmasına karşılık cari açığın yüksek seviyesinin, son dönemde olduğu gibi global risk algılamasında yaşanan hızlı değişimlere karşı Türkiye ekonomisinin duyarlılığını artırdığını bildirdi.
Oyakbank, bu ortamda, Türkiye'nin yeniden yükselişe geçen ve son zamanlarda daha çok yapısal bir sorun haline gelen dış ticaret açığı, zayıflayan kamu dengesi ve buna dair artan şeffaflık endişeleri, yavaşlayan ekonomik büyümesi ve küresel ısınmanın tüm dünyada özellikle yiyecek fiyatlarında yarattığı baskıyla birlikte inatçı enflasyonu ile fazla politika seçeneğinin bulunmadığını belirtti.
Türkiye İş Bankası İktisadi Araştırmalar Müdürlüğü tarafından hazırlanan Eylül ayına ilişkin "Dünya ve Türkiye Ekonomisindeki Gelişmeler" ile Oyakbank Hazine Grubu Ekonomik Araştırmalar Bölümü tarafından hazırlanan bültenlerde Türkiye ekonomisinde yaşanan son gelişmeler değerlendirildi.
Türkiye İş Bankasının aylık bülteninde, iç talebin önümüzdeki dönemde canlanma ihtimalinin, tüketim malları ithalatının artış eğilimini sürdüreceği yönündeki bekleyişleri güçlendirdiği belirtildi.
Bültende, ayrıca, belirsizliklerin azalmasıyla yatırımların artmasına bağlı olarak ara ve sermaye malları ithalatının hızlanabileceği kaydedildi.
Yüksek düzeydeki ham petrol fiyatlarının da dikkate alındığında dış ticaret açığındaki genişlemenin yılın ikinci yarısında hız kazanabileceği ifade edilen bültende, şöyle denildi:
"Son dönemde finansal piyasalardaki dalgalanmaların kurlar üzerinde yaratacağı etki de dış ticaret dengesi açısından önem arz etmektedir.
Seçimlerin ardından iç talebin canlanma ihtimali, enerji fiyatlarının yüksek seyri ve YTL'nin değerlenmesi cari açıktaki iyileşmenin yılın ikinci yarısından itibaren yavaşlayabileceğine işaret etmektedir.
Doğrudan yatırımların cari açığın finansmanı içerisindeki payının yüksek olmasına karşılık cari açığın yüksek seviyesi, son dönemde olduğu gibi global risk algılamasında yaşanan hızlı değişimlere karşı Türkiye ekonomisinin duyarlılığını artırmaktadır."
Bültende, seçimlerin ardından ekonomideki belirsizliklerin azalması ve ekonomik aktivitenin canlanacağı yönündeki beklentilerine karşılık, özellikle ABD mortgage piyasasına ilişkin olumsuz gelişmelerin yarattığı yüksek volatilite ortamında, kredi hacminin bankaların uzun vadeli kaynak yaratma imkânları paralelinde gelişeceğinin düşünüldüğü bildirildi.
Bültende, şöyle denildi:
"Nitekim, mortgage piyasalarına ilişkin sorunların likidite sıkışıklığı beklentilerini artırmakta ve global risk algılamasını olumsuz yönde etkilemektedir.
Global risk algılaması ve volatilitedeki artış ise, riskli piyasalardan çıkışı ve güvenli enstrümanlara geçişi beraberinde getirerek özellikle gelişmekte olan piyasalar açısından sorun yaratma potansiyeli taşımaktadır."
OYAKBANK
Oyakbank'ın "Beklenen, istenilen sonucu verecek mi?" başlıklı bültende dünya ekonomisinde yaşanılan gelişmeler değerlendirilerek, "bu ortamda, Türkiye'nin yeniden yükselişe geçen ve son zamanlarda daha çok yapısal bir sorun haline gelen dış ticaret açığı, zayıflayan kamu dengesi ve buna dair artan şeffaflık endişeleri, yavaşlayan ekonomik büyümesi ve küresel ısınmanın tüm dünyada özellikle yiyecek fiyatlarında yarattığı baskıyla birlikte inatçı enflasyonu ile fazla politika seçeneği yoktur" denildi.
Anayasanın sivilleştirilmesi konusundaki ciddi hedef ve AB ile müzakere sürecine yeniden canlılık kazandırılmasının da önümüzdeki dönemin önemli gelişmeleri olacağı vurgulanan bültende, şu ifadelere yer verildi:
"Yine de, uluslararası konjonktürün izin vermesi halinde iyileşen çekirdek enflasyon göstergeleri ve yavaşlayan ekonomik büyüme ile birlikte Merkez Bankası'nın yılın son aylarında para politikasını gevşetmeye başlaması olasıdır.
12-13 Eylül'de IMF'nin yeni ekonomi takımı ile tanışma ziyareti de Meclis'ten güven oyu alan programdan net bir şey göremediğimiz ileriye yönelik politikalara dair sinyaller açısından önemli olabilir.
Dünya ekonomisine dair belirsizlikler ve mevcut ekonomik veriler ışığında 2008'de sıkı para ve mali politikaların devam etmesi, büyümenin ise büyük oranda dış gelişmelere bağlı kalmasını beklemek yanıltıcı olmayacaktır."
AA