Analistler, makro dengelerde bozulma yaşanırken yeni Anayasa yerine ekonomik reformlara öncelik verilmesinin not artışını daha erken getireceği görüşünde.
Pazar günü gerçekleşecek genel seçimlerinden önceki son işlem günü, piyasalar açısından neredeyse tam anlamıyla bekleme odasında geçti. Borsa, bono ve döviz cephesinde hemen hemen hiç yaprak kıpırdamazken gözler, sandıktan çıkacak sonuçlardaydı. Dün hem İMKB-100 endeksi, hem dolar/TL hem de faiz, dar bantta hareket etti. Önceki gün dövizde başlayan yabancı girişi dün de devam etti ancak yerel yatırımcılar da döviz alımı yaptığı için dolar/TL 1.5792-1.5717 bandında kaldı. Gösterge tahvilin bileşik faizi ise günü yüzde 8.87 seviyesinde tamamladı.
Analistler, piyasa oyuncularının seçimlerle ilgili en çok takip ettiği konunun meclisteki sandalye dağılımının yeni Anayasa için referandum şartını ortadan kaldırıp kaldırmayacağı olduğunda birleşti. Anayasa değişikliklerinin Meclis’te referandum eşiğine takılmadan kabulü için 367 oy gerekiyor.
‘Ekonomiye öncelik verilsin’
AK Parti’nin anayasa değişikliklerini referanduma sunmaksızın Meclis’ten geçirebileceği eşik olan 367 ve üzeri milletvekili çıkarması olasılığı, tüm gücün tek elde toplanmasının getireceği sıkıntılar nedeniyle özellikle yabancı yatırımcılar açısından olumsuz değerlendiriliyor.
Siyasi risk analizi yapan Eurasiagroup’un Avrupa Direktörü Wolfango Piccoli, “AK Parti 330 sandalyenin altında kalırsa pekâlâ yeni Anayasa çalışmalarını ertelemeyi tercih edebilir. Piyasalar açısından bu avantajlı bir durum olabilir çünkü AK Parti, Türkiye’nin artan makroekonomik dengesizliklerini de göz önüne alarak ekonomik konulara ve yapısal reformlara daha çok eğilebilir” dedi. Piccoli, bu gelişmenin Türkiye’nin kredi notunun yatırım yapılabilir seviyeye yükseltilmesini hızlandırabileceğini vurguladı.
Nomura’nın Gelişen Avrupa ve Ortadoğu’dan sorumlu ekonomisti Olgay Büyükkayalı ise önceki seçimlerde AK Parti’nin sandalye sayısı ne kadar artarsa o kadar olumlu karşılayan piyasaların bu kez daha farklı bir tutum içinde olduğuna dikkat çektiği notunda, “Bu kez AK Parti’nin sandalye sayısının referandumsuz Anayasa değişikliği yapmaya yetmemesi halinde ekonominin öncelikli politika konusu olacağı algısı var. Son dönemde ekonomideki aşırı ısınma ve hızla artan cari açık Türkiye’nin yatırım yapılabilir seviyeye çıkmasını geciktirdi. AK Parti’nin yeniden ekonomiye odaklanması artırım kararlarını etkileyebilir” dedi.
Ralli kısa sürer
Analistler, her koşulda bankacılıktaki kredi büyümesi ve cari açığa yönelik tedbirlerin uygulanmaya devam edilecek olması nedeniyle, piyasalarda siyasi tablodaki netleşmenin getireceği olası bir rallinin de kısa soluklu olacağı görüşünde. Seçimler öncesinde aşırı ısınan ekonomi, genişleyen cari açık ve geleneksel olmayan para politikaları nedeniyle Türkiye piyasalarının performansının rakiplerinin önemli ölçüde geride kaldığına işaret eden analistler, seçim sonrası oluşacak dengeli bir Meclis tablosunun ardından, AK Parti’nin ekonomi politikalarına odaklanmasıyla Türk aktiflerinin performansının diğer piyasaların üzerine çıkabileceğini belirtiyor.
SENARYO 1
AK Parti 276-330 arası sandalyeye sahip olursa
Bu tablo için bazı analistler, AK Parti’nin 276-300 arası milletvekili çıkararak tek parti iktidarı olmasının, karşısında güçlü bir muhalefet bulunacak olması nedeniyle piyasanın çok olumlu karşılayacağı bir durum olmadığına dikkat çekiyor. Bazı analistler ise AK Parti’nin Anayasa’yı değiştirme konusunda daha uzlaşmacı bir duruş sergileyebilecek olması nedeniyle bu sonucun “piyasa dostu” olabileceğini dile getiriyor.
Sepet bazında kur seviyesinin yükselebileceğini, mevcut euro/dolar seviyesi korunursa dolar/TL’nin tekrar 1.60 seviyelerini görebileceğini, gösterge faizin ise yüzde 9.10-9.15 bileşik seviyelerine hareket edebileceğini belirten analistler, İMKB tarafında ise endeksin ilk aşamada “nötr” bir yaklaşım sergilemesi veya satış gelmesinin beklenebileceğini ifade ediyorlar.
AKP’nin 300-330 arasında milletvekili çıkarması durumunda ise bir önceki döneme göre karşısında küçük bir miktar daha güçlü bir muhalefet bulabilecek olması ve parlamento temsilinin daha dengeli oluşması nedeniyle piyasalar tarafından olumlu karşılanacağı belirtiliyor.
SENARYO 2
AK Parti 330-367 arası sandalyeye sahip olursa
Bu senaryoda, tek parti iktidarı ile siyasi istikrarın devam edeceğini belirten analistler, bu tablonun AK Parti’nin anayasa değişiklikleri için Meclis’te uzlaşı aramak zorunda kalacak olması nedeniyle piyasaların olumlu tepki vereceği bir seçenek olduğu görüşünde.
AK Parti’nin 330-367 arasında milletvekili sayısına ulaşması İMKB’de yıl içi zirvelerin yeniden test edilmesine, TL’de değerlenmeye ve faizde gerilemeye neden olabilir. Yurtdışı piyasalarda bir bozulma olmaması, euro/doların yukarı hareketini sürdürmesi halinde, bu senaryo altında analistler, 1.94 seviyelerinde olan döviz sepetinin 1.9000, dolar/TL’nin 1.5400 seviyesine, gösterge tahvilin bileşik faizinin ise yüzde 8.70/8.60 bandına gerileyebileceğini belirtiyorlar.
AK Parti’nin oy oranını korumasının İMKB tarafında da olumlu algı yaratabileceğini ifade eden analistler, endekste bu senaryo altında ilk etapta 67.500 seviyesinin önem kazanabileceğine işaret ederek, daha sonra da en yüksek 71.000 puan seviyesini hedefleyebileceğini ancak bunun için daha fazla yabancı yatırımcı girişinin gerekli olduğuna dikkat çekiyor.
SENARYO 3
AK Parti 367’den fazla sandalyeye sahip olursa
AK Parti’nin 367’nin üzerinde milletvekili sayısına ulaşması ise ilk etapta olumlu olsa bile Anayasa’yı değiştirme gücünü eline geçirmesi ileride doğabilecek siyasi gerilimler de hesaba katıldığında piyasayı tedirgin edecek bir durum olabilir. Bu tablodan, özellikle yabancı yatırımcının tedirgin olabileceğini belirten piyasa uzmanları, AK Parti’nin Meclis’te üçte iki çoğunluk sağlaması durumunda, büyük bir gücün AK Parti’nin elinde toplanacak olması nedeniyle oluşan tedirginlik ile birlikte TL cinsi aktiflerin satış baskısıyla karşılaşabileceğini belirtiyorlar.
Analistlere göre, AK Parti’nin 367 ve üzeri milletvekili çıkarması haline dolar/TL 1.6000 seviyesini aşarak 1.6500’lere, gösterge faiz ise yüzde 9 bileşik seviyesini aşarak yüzde 9.10-9.20 seviyelerine yükselebilir. İMKB tarafında ise mayıs ayındaki sert kayıpların ardından satışların devam etmesi durumunda endeksin 58.000 puana kadar gerileyebileceği tahmin ediliyor. Piyasa uzmanları, bu durumda, Türk aktiflerinin değerlemelerinin, diğer gelişmekte olan ülkelerin ortalamasının altına geleceğini ve gözlenebilecek sert satışların alım fırsatı olarak değerlendirilebileceğini belirtiyor.
Bağımsız kurumlarda görev değiş tokuşu olabilir
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, kabinenin yeni yapısın oluşturan Kanun Hükmünde Kararname’nin Finansal İstikrar Komitesi’ni de fiilen kurmuş olduğunu, bağımsız kurumların yapısıyla ilgili durumun yeni hükümet kurulduktan sonra yeni hükümet kurulduktan sonra netleşeceğini söyledi.
Babacan, dün CNBC-e televizyonunda yaptığı açıkalamada Merkez Bankası, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) gibi bağımsız kurumların yetkileriyle ilgili de bazı değişiklikler olabileceğine dikkat çekti. Babacan, “Bazı yetkileri alıp ilgili ya da ilişkili bakanlığa verebiliriz, ya da tam tersi. Bir görev değiş-tokuşu gerekiyor diye düşünüyorum” dedi. Babacan ayrıca söz konusu kurumların teknik ekiplerinin de, istihdam ve yatırım ortamını iyileştirme paketi ile İstanbul Finans Merkezi konularında çalışmalar yaptığını belirtti.
‘Yüzde 25 genelde özümsenmiş’
Babacan, mevcut Orta Vadeli Program’ın ‘mali konsolidasyon’ olan temel perspektifine,Türkiye’nin yüksek seviyelere çıkmış olan cari açığı ile ilgili yapılabileceklerin, yapısal reformların ve maliye duruşunun ekleneceğini kaydetti.
Babacan, bu yıl için yüzde 25 olarak öngörülen kredi hacmi büyümesi sınırıyla ilgili, “BDDK ve TCMB’den bana gelen analizler, trend böyle sürerse, yüzde 25’lik kredi genişlemesi rakamının gayet kolay ulaşılabilir bir rakam olduğunu gösteriyor. Bu rakam riske girerse, gene makro ekonomik ihtiyati tedbirler alınabilir” dedi.
BDDK’nın banka banka düzenleme yapması konusunda mutabakata vardıklarını kaydeden Babacan, “Riskler artmaya başlarsa BDDK da artık devrede olsun... En son 31 Mayıs’taki TBB yönetim kurulundaki banka genel müdürleriyle bir çalışma yaptık. Genelde izlenimim; bankaların yüzde 25’i özümsemiş olduğu” dedi. (Milliyet)