BİZE ULAŞIN
Son üç ay zarfında, gerek basına ve gerekse yayın organlarına birçok iktisadi, sosyal tahmini tespitler, değerlendirmeler yaptım. Bütününü masamın üzerine serdim. Ne söylemişim, neler olmuş, neleri bekliyoruz gibilerden kısa ve öz analizler yaptım. Belki yanlışlarım olmuş gözüyle her şeye baktım. Müsaadenizle sizinle paylaşayım.
İktisaden müflis ülkeler dünya zemininde yoksul olarak değerlendirilir. Böyle yoksul ülkeler gönüllü kölelerdir.
Son kırk yılda ülkemizi değerlendirin. Ülkenin iktisadi kalkınması yolunda neler yapıldığına, nelerin konuşulduğuna bir bakın. Sürekli, yoksullukla mücadele etmişiz.
Her bir insanımıza bakıldığında, magazine, futbola ve diğer konulara iktisadi konulardan daha fazla önem verdiği, kulak kabarttığı görünüyor. Basın-yayın organları bile reyting uğruna iktisadi konulara önem veremiyor.
İktisadi açıdan, sadece faiz, döviz ve borsa sözcükleri milletin çoğunu hipnotize etti. Sanırsınız, yetmiş üç milyon insan döviz topluyor, borsada oynuyor, bol paraları var da faize yatırmışlar.
İktisadı bozuk, ekonomisi müflis ülkelerin ne kadar çabuk yıkıldığını tarih sayfalarında birçok kere okuduk.
Neyse, geçmişte nelerden bahsetmişim, bir bakalım. Üç ay içinde tespitlerim şöyle oldu.
Küresel sıcak paranın çok büyük hacimlere ulaştığını özellikle söyledim.
- Borçlanmanın borçlanmayı yapan ülkeleri köleleştirdiğini,
- Emeğin önemini,
- İktisadi zırha ihtiyaç duyulduğunu,
- Türk Lirasının bir sembolü olmasının yararını,
- Tüketici kredilerinin boyutunun normalden fazla büyüdüğünü,
- İthalat uyarısını,
- Wikileaks’ın Türkiye ekonomisinin krize düşmesini hedeflediğini,
- Tüketici kredileri toplamının çok yükseldiğini,
- İnsanlar arası yaşam eşitliğinin gerekliliğini,
- Tarım ve hayvancılığımızın önemsenecek ciddi uyarılar verdiğini,
- T.C. Devletinin 87 yıllık bütçelerinin analizini,
- Dünya ekonomik düzeninin değiştiğini,
- AB’nin ekonomik yönden dağılma aşamasında olduğunu ve
- Ortadoğu’da Türkiye’nin önemini...
çeşitli vesilelerle makalelerimde, canlı yayınlarda izah ettim.
Kasım ayı içerisinde sıcak parayı çok işledim. Merkez Bankası bütün kamuoyunu dinledi, ciddi önlemler almaya çalıştı.
22 Kasım 2011 günü özellikle şu ifadeyi kullandım;
"Küresel sıcak para bulunduğu ülkede kontrol altında tutulamaz ise, o ülke ekonomik, sosyal ve kültürel müstemleke haline dönüşür."
24 Kasım 2011 tarihinde "Sıcak para akışını kontrol altına almak şart. Bunu kontrol dışı tutarsanız ondan sonra siz kontrole girersiniz. Sizin durumunuz daha felaket olur" denildi. Başka yetkililer bu ifadeye destek verdiler. Yani iki gün evvel sıcak parayla ilgili tavsiyem tasvip edildi.
11 Ocak 2011 tarihinde Türkiye’nin Ortadoğu’nun finans merkezi olabileceğini, Ortadoğu ülkeleri ortak merkez bankasının, fuar merkezinin, ortak serbest bölgenin kurulabileceğini ve uçak ve gemi bile yapılabileceğini ifade etmiştim.
12 Ocak 2011 tarihinde, uçak sanayinde bir ilerlemenin sağlandığı söylendi. Türkiye'nin kuruluşunun 100. yıl dönümüne uçak, helikopter ve insansız hava aracı üretileceği vurgulandı. "İslam dünyası bizden bunları bekliyor" denildi. İşadamlarının Ortadoğu’da tanıştıkları işadamlarıyla teması kesmeyeceği ifade edildi, hükümetin de takipçi olacağı belirtildi, "10-15 kişilik bir özel görev ekibi kurarak, bütün engeller tek tek kaldırılacak" denildi.
Diğer taraftan, AB ülkelerinin iktisadi sıkıntılar içerisinde 2011 yılının şubat, mart ve nisan aylarında daha yoğun boğuşacağını 23 Ocak 2011 tarihinde röportaj ile söylemiştim.
27 Ocak 2011 tarihinde, Davos’ta ünlü yatırımcı George Soros, Avrupa'nın, zengin ve yoksul olarak iki farklı yönde geliştiğini, iki tür Avrupa olması nedeniyle dağılabileceği uyarısında bulundu. Konuşmasında İngiltere ekonomisi hakkında ise Soros, İngiliz hükümetinin tasarruf politikasının ülkeyi resesyona itebileceği uyarısında da bulundu.
Bir başka yakın zamanda, dünya ekonomik düzeninin yeniden şekillendiğini 26 Ocak 2011 tarihinde ifade etmiştim. Ortadoğu ülkelerinde olan biten gözler önünde. AB ülkelerinde de yakında çok değişiklikler beklemekteyiz.
Türkiye otuz yıldır yukarıda ifade ettiğim gibi, döviz, faiz ve sonraları da borsa ile yatıp kalkıyor. Basın yayın organlarında yer alan uzmanlar bu üçü konusunda tahminler, beyanlar ve yönlendirmelerle topluma bir şeyler anlatıyor.
Hava karlı mı, bulutlu mu, güneşli mi olacak?
Bir meteoroloji uzmanı elindeki teknik aletler ve bilgi ile tahminlerini rahatlıkla ifade edebilir. Bir tıp doktoru hastasını teknik aletlerle ve yine öğrendiği bilgilerle hastalığını, derdini teşhis edebilir.
Ama borsa tahminini yapanlara şaşırmamak mümkün değil. Döviz tahminleri bile sıcak küresel paranın kontrol edilemeyişi dolayısıyla çok zor. Faizler bile belli bir kontrolün altında.
Şunu belirtmek isterim;
Milletin ekonomisi, üretim, istihdam ve ihracattır. Nüfusun yüzde kaçı borsada, yüzde kaçı döviz taşıyor ki?
Elbette, çok çok az kişi...
Bütün Türkiye nüfusunu borsaya girmeye, döviz toplamaya davet eden bir zihniyet bir kampanya yapıyor sanki...
Borsada ve dövizde güç kimin elinde biliyor musunuz?
Bu konuda akıllı durmak gerekiyor.
TL ülkemizin itibarıdır.
Süpermarketler, hipermarketler ve alış veriş merkezi türü yerler orta direk esnafı ciddi boyutta zayıflattı. Bir de bu iş yerlerine bakın, içerisinde yerli ürün satan kaç mağaza var? Mağazaların isimlerine de bir göz atın.
Diğer taraftan, Wikileaks belgeleri şimdilik uykuda...
Tuzaklardan kaçmak, tuzaklara basmamak her insanın görevidir.
Ne dedimse çıkıyor.
Üretim, istihdam ve ihracat bizim ekonomimizdir.
Allah ülkemizi korusun.
Bu konulara duyarlı iseniz, duyurun.
Konfüçyüs derki; "Bende 1 yumurta var, sende 1 yumurta var. Ben sana 1 yumurta versem, sen bana bir yumurta versen, bende 1 yumurta sende 1 yumurta olur. Bende 1 bilgi var, sende 1 bilgi var. Ben sana 1 bilgi versem, sen bana 1 bilgi versen, bende 2 bilgi, sende de 2 bilgi olur."
Dr. Mehmet CAVLI - dr.mehmetcavli@mynet.com
