Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek canlı yayında soruları yanıtladı.
Hazine Müsteşarlığı tarafından yürütülen ve artık ihraç aşamasına gelinen altın tahvili ve altına dayalı kira sertifikası projesi ile ilgili olarak açıklama yapan Şimşek hem tahvil alan vatandaş hem ekonomi açısından önemli bir insiyatif olacağını söyledi.
Şimşek yeni projeye dair "Vatandaşlarımız evinde tutulan altınını Ziraat Bankası'na götürecek, bir eksper bunu alıp değerlendirecek ve ona göre diyelim ki yüz gramlık altın karşılığında tahvil verilecek. Bu tahvil istediğiniz zaman tekrar altına dönüştürülebilecek" diye konuştu.
Şimşek'in konuşmasından öne çıkan detaylar şöyle:
Altın tahvili ihracatında sistem çok basit olacak. Tahvil alan vatandaşımız hem de ekonomimiz açısından önemli olacak, faydalı olacak. Şöyle çalışacak, tahvili hazine çıkaracak. Bize bu konuda Ziraat Bankası yardımcı olacak. Vatandaşlarımız evinde tutulan sadece altınını Ziraat Bankası'na götürecek, eksper altını değerlendirecek sonra diyelim ki size 100 gramlık altın karşılığı bir sertifika verilecek.
Bu tahvil istediğiniz zaman tekrar altına dönüştürülecek. Bizim sloganımız alsında 'Çeyrek getir, çeyrek götür' Bu tahvil size vade sonunda yine altınınızı iade edecek ve altın cinsinden getiri sağlayacak. Atıl duran altınların bir getirisi yok. Enflasyon karşısında bir koruma sağlıyor.
Getiri kısmını TL hesabına yapacağız vade sonunda altını tekrar iade edeceğiz. Vatandaş ne zaman isterse tahvili getirip altını alabilecek. Çok net olarak vatandaşımız karlı burada. Kamunun borcu şu an düşük. Hazinenin borçlanma sıkıntısı yok. Bazı tahminlere göre 100 milyar doları bulan altın stoku var bir yerde.
Gelin bunu sisteme koyun, ekonomi kazansın. Orada Türk bankacılık sistemini dışa bağlı olmaktan çıkaralım. Yatırımcı alsın bunu, üretim yapsın, insanlar iş bulsunlar, ihracat yapalım. Çarkların daha hızlı dönmesi için biz bu maliyete katlanacağız. Bireysel emeklilikte olduğu gibi bir model olacak. Altını da ekonomiye kazandırmak için, kaynakları artırmak için bir maliyete katlanacağız bununla ilgili.
İlla bir faiz sistemi değil... Bankaya gittiğiniz zaman 'Faiz istemiyorum, katılım hesabı olarak kullanmak istiyorum' derseniz zaten o çerçevede değerlendirilecek. Burada seçenek var. Toplanan altınlar Merkez Bankası rezervlerinde duracak. Bankacılık sisteminin dışında olanlara atıl diyoruz. Sisteme de girdiği zaman altın rezervleri artmış olacak.
Diyelim ki siz bir müteahhitsiniz. Muhatabınız devlet ya da özel, ne olur ne olmaz teminat mektubu istiyorum diyor. Riske karşılık bankadan teminat mektubu alınıyor. Bankalarda zaten kredi limitlerini kullanmış durumdalar. Bankalar bazen orada onu veremiyorlar. Bizim amacımız şuan tamamen banka merkezli bir finansman modeli. Ve şimdi banka dışı finans sektörünü geliştirmeye çalışıyoruz.
O sözleşmeden kaynaklanan yükümlülükleriniz için teminat sigortasını, teminat mektubu yerine kullanabileceksiniz. Firmalarımızın krediye erişimi kolaylaşacak, sigortacılık sektörü gelişecek. Teminat sektörü gelişmiş olacak. Kimseye kefil olmayacağız. Hazine olarak düzenleme yapıyoruz. Teminat mektubu yerine onun muadili olan sigorta yaptırıp onun yerine almasını sağlıyoruz.
Kefalet sigortası uygulaması, gelişmiş ülkelerde yaygın bir şekilde kullanılıyor. İşin özü şu, burada sigortacılık sektörü risk değerlendirme noktasında, karşı karşıya kalacağınız her riski sigortaya alıyorlar. Teminat mektubunda da sitem benzer olacak. Alternatif kanallar açıyoruz. Yine bankalara gidebilirsiniz. Teminatı karşı tarafa verebileceksiniz. Maliyeti düşürecek. Ben inanıyorum ki, banka dışı finans sektörünün gelişimine katkı sunacak, bankacılık sistemi üzerindeki baskıyı azaltacak.
Gönül ister ki sektörü bunu, hak sahibini katılımcıyı doğru yönlendirsin. Maliyetleri düşürsün, komisyonlarını düşürsün ve bunun karşılığında ondan da pozitif bir değer olsun. Maliyetleri yüksek ve getiriler düşük olunca sistem, arzuladığımız şekilde çalışmıyor. Sistemi sürekli iyileştirecek adımları atmaya devam edeceğiz. Şuan detaylara girmek istemiyorum.
İkinci konu, devletin hiçbir müdahalesi yok. Biz sadece yüzde 25'ini veriyoruz. Yüzde 25'ten sonra ilave getirinin çok kısa olmaması için mevduat ağırlıklı çalışıyoruz. Onun dışında sistemin üzerinden nereye aktarılacağı meselesi tamamen sistemin kendi içindeki bir konu. Şuan böyle bir şey söz konusu değil. Vatandaşlarımız birikimi bu. Devletin hiçbir zaman BES fonlarına müdahalesi olmadı. İşin özü şu, geçmişte hükümet zor dönemler yaşamış. Tasarruflar kaybolmuş, biz bunların hepsini ödedik. Devletin mali yapısı güçlü. Biz 100 lira tasarruf edene 25 lira kaynak sağlıyoruz.