KONUTDER'den açıklamasına göre, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'a dernek tarafından hazırlanan “Konut Sektörü Değerlendirme Sunumu Şubat 2013” başlıklı rapor sunuldu.
İnşaat sektörünün tek başına gayri safi yurt içi hasıla içindeki payının yüzde 5,7 olduğuna işaret edilen raporda, inşaat sektörünün kendisine mal ve hizmet üreten 250'ye yakın alt sektörü beslediği ve gayri safi yurt içi hasılaya bu sektörler üzerinden dolaylı olarak da büyük bir katkı yaptığı belirtildi.
Sektörün, istihdamın yaklaşık yüzde 7'sini sağladığı ifade edilen raporda, inşaat sektöründe istihdam edilen kişi sayısının yaz aylarında daha da yükselmekle birlikte yıllık ortalama 1,6 milyon seviyesine ulaştığı kaydedildi.
Kamu ile özel sektör tarafından inşa edilen konut oranı arasındaki dengesizliğin, sektörün en büyük açmazı haline geldiğine vurgu yapılan raporda, şu görüşlere yer verildi:
“Türkiye'de üretilen konutlarının yaklaşık yüzde 9'u TOKİ ve yüzde 1,5'i Emlak Konut GYO tarafından üretilmektedir. KONUTDER üyesi 17 firma ise, TOKİ ve Emlak GYO ile yaptıkları projeler hariç, yüzde 1,6 oranında pazar payına sahiptir. Pazarın geri kalan yüzde 87,7'lik kısmını ise çoğunluğu 5-10 dairelik apartmanlar inşa eden küçük ölçekli firmalar oluşturmaktadır.”
KONUTDER Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Faruk Çelik, raporla ilgili değerlendirmesinde, “Sektör çok dağınık durumda. Kayıt dışı ve vergi kaçağı var.
Haksız rekabet oluşmuş durumda. Haksız rekabetin bir ucunda devlet bir ucunda yüzde 87'lik üreticiler var. Markalı konut projeleri ortada sıkıştı. Bu durum büyük firmaları aşağıya doğru çekiyor. Böylece devlet, kurumsallaşmayı ve büyümeyi değil, küçük kalmayı ve kayıt dışı çalışmayı teşvik eder duruma düşüyor. Devlet biran önce vergileri gözden geçirmeli” ifadelerini kullandı.
“Pazarın yüzde 87,7'lik kısmını küçük ölçekli firmalar oluşturuyor”
Çelik, son bir yıldır faizlerinin tekrar iniş trendine girdiğini ve tarihi dip seviyelerini yakaladığını ifade ederek, buna paralel olarak konut kredisi kullanımının tekrar hızlandığını, konut ve inşaat sektörünün, büyüme ve istihdam üzerinde olumlu etkiler yapmaya devam edecek potansiyeli bünyesinde barındırdığını vurguladı.
İnşaat ruhsatı alan daire sayısı ile satılan daire miktarı arasında büyük farklar ortaya çıktığına da işaret eden Çelik, konuyla ilgili şunları aktardı:
“2009 yılı 2. çeyreğinde tapu harçlarında yarı yarıya indirim yapılmış, 150 metrekareden büyük konutlarda yüzde 18 olan KDV oranı yüzde 8'e indirilmişti. Ülkemizde her yıl yaklaşık 400 bin adet konut tapuda el değiştirirken, 2009 yılı ikinci çeyreğindeki vergi indirimleri sayesinde bu rakam 532 bin adete ulaştı. 2009 yılı ikinci çeyreğinde konut satışları bir önceki yıla göre yüzde 25 artmış, vergi avantajlarının kaldırılması ile birlikte 2009 yılı üçüncü çeyreğinde ise bir önceki döneme göre yüzde 33 azalmıştır.”
“Firmanın net kar marjı yüzde 7 oluyor”
Konut sektörü ile ilgili gazete ve TV reklamları baz alınarak kamuoyunda yanlış bir şekilde yüksek karlılık algısının oluşturulduğuna dikkati çeken Çelik, şu değerlendirmede bulundu:
“Aslında bu durum tam tersi bir seyir göstermektedir. İnşaat boyunca ortaya çıkan ve firma tarafından karşılanan vergiler satış hasılatının yüzde 13'ünü buluyor. Buna göre hasılat üzerinden brüt yüzde 20 kar marjı elde eden firmanın net kar marjı yüzde 7 oluyor. Alıcı tarafından karşılanan vergiler ise satış bedeli üzerinden yüzde 2 tapu harcı ve yüzde 1 KDV olmak üzere yüzde 3 oranına ulaşıyor.”
Kurumsallaşmak isteyen sektör oyuncularının, arazi edinirken gerçek bedelden tapu harcını ve emlak vergisini ödediğini belirten Çelik, kayıt dışı kalmak isteyenlerin ise bu bedellerden kaçındığını ifade etti.
Çelik, tapu harcı, sözleşmelerdeki damga vergileri, noter harçları ve KDV gibi vergilerin küçük firmaları, kayıt dışına ittiğine işaret ederek, “Bu durum büyük firmaları ise aşağıya doğru çekiyor. Böylece devlet, kurumsallaşmayı ve büyümeyi değil, küçük kalmayı ve kayıt dışı çalışmayı teşvik eder duruma düşüyor” tespitinde bulundu. (HÜRRİYET)