"Halka açıklığa göre vergi indirimi uygulanmalı"

İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) Başkanı Hüseyin Erkan, İstanbul’un finans merkezi haline gelebilmesi için halka arzların artırılması ve teşvik edilmesi gerektiğini belirterek, “Halka açıklık oranlarına bağlı olarak bir vergi indiriminin gündeme getirilmesini düşünüyoruz. Bu şekilde şirketlerin daha büyük oranda halka açılmaları teşvik olacaktır” dedi.

İMKB Başkanı Erkan, 5. Uluslar arası Finans Zirvesi kapsamında düzenlenen “İstanbul'un Rekabetçi Avantajları ve Beklentiler” konulu oturumda yaptığı konuşmada, Türkiye’de adil ve tutarlı bir vergi rejimine ihtiyaç olduğunu belirterek, “Ülkemizde bu konuda adımlar atıldı ama zannediyorum daha çalışmalar gerekli” dedi.

-“İMKB HİSSELERİNİN EL DEĞİŞTİRME HIZI DÜŞÜYOR”-
Erkan, son 10 yılda gelişmekte olan ülke piyasalarının dünya piyasaları içerisindeki değerinin yüzde 9’dan yüzde 20’ye çıktığına işaret ederek, İMKB’nin de piyasa değeri açısından dünya borsaları içinde 26., gelişmekte olan piyasalar içinde ise 13. sıraya, tahvil piyasalarında ise dünya piyasaları içinde 5. sırada yer aldığını kaydetti. İMKB’nin hisse senetlerinin el değiştirme hızı bakımından da 15. sırada yer aldığını hatırlatan Erkan, “Türkiye daha önce hep ilk 3-5 içindeydi. Aslında bu güzel bir gelişme” değerlendirmesinde bulundu.

-“11 EYLÜL’DEN SONRA DOĞU SERMAYESİ KENDİ BÖLGESİNE DÖNÜYOR”-
11 Eylül’den sonra dünya piyasalarının önemli oranlarda büyüdüğünü, gelişen piyasalara ise müthiş bir sermaye akını yaşandığını ifade eden Erkan, “Çin, Rusya ve Hindistan ön planda geliyor. Orta Doğu, Suudi Arabistan, Mısır gibi ülkelere giden sermayede 11 Eylül etkili, batıdaki sermayenin kendi ülkelerine döndüğünü görüyoruz” diye konuştu. Erkan, Türkiye’nin de son yıllarda Ortadoğu’ya yönelen sermayeden pay aldığına işaret etti.
Erkan, özellikle körfez sermayesine daha etkin bir şekilde erişim imkanı sağlamaya çalıştıklarını vurgulayarak, “Avrasya Borsalar Federasyonunu daha etkin kullanarak borsalar arası işbirliğini güçlendirmeyi hedefliyoruz. Ortak endeks fonları ve endekslerin oluşturulmasını istiyoruz. Zaten, İstanbul'un finans merkezi olması projesine yıllardır katkı sunuyoruz” diye konuştu.

-“ARACILIK MALİYETLERİ DÜŞÜRÜLMELİ”-
Ziraat Bankası Genel Müdürü Can Akın Çağlar da, İstanbul’un finans merkezi haline gelmesinin Ziraat Bankası açısından daha da önemli olduğunun altını çizerek, “Zira 80 yıldan fazla Ankara'da görev yapmakta iken, bankamız İstanbul'a taşınma kararı almış ve bunun da çalışmalarını sürdürmekteyiz” dedi.
Çağlar, bankacılık sektöründeki yabancı payının borsa payı ile birlikte yüzde 39’a ulaştığına dikkat çekerek, “Aracılık maliyetlerinin bir an önce benzer finansal merkezlerdeki seviyeye çekilmesi çalışması son derece önemli. Ekonomik ve politik istikrarın devam etmesi ve aracılık maliyetlerinin aşağı çekilmesi olmazsa olmaz. Ayrıca, güçlü liderlik ve politik kararlılığın yanında acil aksiyon planı da yapmak gerekiyor” diye konuştu.

-“MOSKOVA’NIN İSTANBUL’U GEÇMESİNE İZİN VERMEMEK LAZIM”-

Deloitte Londra Finansal Hizmetler Sektörü Strateji Bölüm Ortağı Vince Colvin ise, İstanbul'un dünyadaki en iyi finans merkezlerinden biri olabileceğini ancak bunun için sabıra ihtiyaç olduğunu söyledi. Türkiye'nin finans merkezi olması için güçlü liderlik ve siyasi karalılık gerektiğine işaret eden Colvin, “Bu hızla gerçekleşecek bir şey değil sabırlı olmak gerekiyor'' dedi. Bu konuda Türkiye’nin en büyük rakibinin Moskova olduğuna dikkat çeken Colvin, “Moskova'nın İstanbul’a yetişip geçmesine izin vermemek lazım, aksi halde finans merkezi olma konusunda Türkiye'yi geçecektir” diye konuştu.

-“YASAL DÜZENLEYİCİLERDE MEMUR ZİHNİYETİ HAKİM”-

İstanbul’un avantajlarını ve dezavantajlarını da sıralan Colvin, işgücü kapasitesi ve gayrimenkul fiyatları gibi konuların avantaj olduğunu, ancak vergiler açısından İstanbul'un rekabet gücünü kaybettiğini belirtti. Türkiye'de dolaylı vergilerin çok yüksek olduğunu ve verimsiz vergi uygulaması bulunduğunu dile getiren Colvin, “Yasal düzenleyiciler piyasadan uzaklar, memur zihniyeti hakim” değerlendirmesi yaptı. Colvin, gerekli düzenlemelerin hayata geçirilmesi halinde, İstanbul’un 10 yıl içinde bölgesel, 30 yıl içinde de uluslararası bir finans merkezi haline gelebileceğini sözlerine ekledi.