FİNANS

IMF kredisi Türkiye'nin nefes almasını sağlayacak

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, "(IMF ile yapılacak) anlaşmayla sağlanacak kredi imkanı, uluslararası likiditenin kuruduğu bu dönemde, bir yıl içinde yaklaşık 50 milyar doları bulan dış borç ödemesi olan Türkiye'nin nefes almasına imkan sağlayacaktır" dedi.

Yalçındağ, TÜSİAD, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) ve İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) işbirliği ile düzenlenen "Küresel Ekonomi ve Türkiye" konulu toplantının açılışında yaptığı konuşmada, ne kadar sağlam olursa olsun, ne kadar iyi yönetilirse yönetilsin, dünya üzerindeki tüm ülkeler, tüm sektörler, tüm şirketler için krizin bulaşma hızı ve şiddetinin ciddi bir tehdit oluşturduğunu söyledi. Yalçındağ, gelişmekte olan ülkelerin gelişmiş ülkelerden ayrıştığı, bu nedenle ABD kaynaklı bir yavaşlamanın dünya ekonomisi üzerindeki negatif etkisinin sınırlı kalacağı tezinin de geçerliliğini yitirdiğini kaydetti.

Krizden çıkartılan en büyük derslerden birinin, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin birbirine ne kadar bağımlı olduğu ve ekonomik desteklerin eşgüdüm içinde alınması gerektiği olduğun ifade eden Yalçındağ, "Geçen ay toplanan G20 Zirvesi'nin de teyit ettiği gibi, bu krizin etkilerinin hafif atlatılması ve resesyonun mümkün mertebe kısa sürmesi, gelişmekte olan ülkelerin ekonomik performansına bağlı. Unutmayalım ki Dünyadaki büyümenin dörtte üçünü yükselen piyasa ekonomileri sağlıyordu. 2009'da ise gelişmiş ülkeler gerilerken, tüm büyümeyi gelişmekte olan ülkeler sağlayacak. Gelişmiş olan ülkelerde iç talepteki durgunluğun üstüne, bir de gelişmekte olan ülkelerin ithalat talebinin yavaşlamasının eklenmesi durumunda, şüphesiz resesyondan çıkış daha zor olacak ve daha uzun sürecek" dedi.

Ülkeler arasındaki işbirliği ihtiyacı ve kriz sonrasında finansal mimaride meydana gelecek değişikliklerin, çokuluslu kurumların sorumluluklarını ve rollerini de artırdığına işaret eden TÜSİAD Başkanı Yalçındağ şöyle devam etti: "Küresel piyasalar küresel çözümleri gerektiriyor. Bugün yaşadığımız krizin ana nedenlerinden biri, dünya çapında serbestleşen sermaye hareketlerinin düzenlenmesinden ve denetiminden sorumlu bir kurumsal yapının olmamasıdır. Bu durum finansal piyasaları risklere açık hale getirmiştir. Kriz sonrasında ki dönemde, küresel piyasaların düzenlenmesini gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler birlikte şekillendireceklerdir."

Uluslararası finansal akımlar için kurgulanacak olan yeni denetim sisteminin başlıca özelliğinin daha fazla denetim yerine, daha akıllı denetim olacağını kaydeden Yalçındağ, düzenlemelerin, uluslar arası likiditenin bollaşmasına imkan sağlayacak esneklikte, ancak riskleri daha iyi yönetecek bir yapıda olacağını söyledi. Yalçındağ, bu süreçte OECD'ye de önemli görevler düştüğünü belirtti.

Krizin Türkiye ekonomisi üzerindeki etkilerinin giderek belirginleştiğini kaydeden Yalçındağ, küresel krizin, 2006 yılının ikinci yarısından itibaren yavaşlama işaretleri veren Türk ekonomisini artık gerileme dönemine soktuğunu ifade etti. Sanayi üretim endeksinin son üç aydır gerilediğini hatırlatan Yalçındağ, "Ekim ayında imalat sanayiindeki gerileme yüzde 10.3'e ulaşmış durumda. Bu gerilemenin gelecek aylarda da devam etmesi sürpriz olmayacak. Bu koşullar altında büyüme hızının 2008'in ikinci yarısından itibaren hızla düşmesi hatta negatife dönmesi ihtimal dahilinde. OECD'nin son tahminlerine göre Türkiye'nin büyüme hızı 2009 yılında yüzde 1.6 olacak" dedi.

Son OECD Ekonomik Görünüm raporunda yer alan bir derlemede, krizin başından bu yana ülkelerin aldıkları önlemlerin kronolojisinin verildiğini belirten Yalçındağ, bütün OECD ülkelerinin bu kriz karşısında özel bazı tedbirleri devreye soktuğunu, Türkiye'de de, bayram öncesi Merkez Bankası'nın ihracatçı şirketlerin reeskont imkanlarını genişletmesi ve döviz cinsinden kredilerde zorunlu karşılık oranını indirmesinin, piyasaları biraz olsun rahatlattığını ifade etti. TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ şöyle devam etti: "Bu önlemler ile birlikte, IMF ile yapılacak bir anlaşma piyasalara ilişkin belirsizliği ortadan kaldıracak, uygulanacak ekonomi politikalarının genel çerçevesini çizerek geleceğin öngörülebilir olmasını sağlayacak ve uluslar arası piyasalarda Türkiye'nin kredibilitesini artıracaktır. Ayrıca anlaşma ile sağlanacak kredi imkanı, uluslararası likiditenin kuruduğu bu dönemde, bir yıl içinde yaklaşık 50 milyar doları bulan dış borç ödemesi olan Türkiye'nin nefes almasına imkan sağlayacaktır."

Canlı Borsa
YORUMLARI GÖR ( 0 )
Mynet’te En Çok Takip Edilen Hisseler
Hisse

En Çok Aranan Haberler