FİNANS

Küresel merkez bankacılığında makas değişikliği yaşanacak

Avrupa Merkez Bankası Başkanlığına Christine Lagarde'ın aday gösterilmesiyle gelecek dönemde merkez bankalarının diğer kurumlarla eş güdüm ve iletişimi daha önemli hale getirmesi bekleniyor - Piri Reis Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu: - "Merkez bankacılığında maliye politikaları ve mikro düzeydeki yapısal reformların ön planda olacağı bir süreç yaşanacak. Özellikle maliye politikası ve diğer alanlarda merkez bankalarının ilgili başka kuruluşlarla aynı dili konuşması gerekiyor" - TEPAV G20 Çalışmaları Merkez Direktörü Doç. Dr. Sait Akman: - "Avro Bölgesi'nde bankacılık alanında düzenleyici kurumların oluşturulmasında siyaseten güçlü olan Lagarde, üye ülkeleri ikna etme konusunda etkili olabilir"

AYSU BİÇER- Avrupa Birliğine (AB) üye ülkelerin liderlerinin, Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanlığına Christine Lagarde'ı aday göstermesiyle gelecek dönemde merkez bankalarının diğer kurumlarla eş güdüm ve iletişimi daha önemli hale getireceği tahmin ediliyor.

Lagarde'ın sonbahar başında Avro Bölgesi'nin en stratejik kurumlardan biri olan ECB'nin başına geçmesi beklenirken, bu durum yerli ve yabancı birçok ekonomist tarafından "riskli" ancak "anlaşılır" bir karar olarak değerlendiriliyor.

Lagarde'in olası ECB Başkanlığı, küresel finans krizi sonrası merkez bankalarının misyonlarının değişmeye başladığı bir dönemde denk gelmesi açısından önem taşırken, katı para politikalarını uygulamaktan çok ekonomiyle ilgili diğer tüm kurumlarla daha sağlıklı iletişime geçmek ve koordinasyonu sağlamak yeni dönemde merkez bankalarının odaklanacağı en kritik konu olacak.

- "Ekonomik parametreler siyasetten etkileniyor"

Piri Reis Üniversitesi Ekonomi ve Finans Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, merkez bankalarının yönetiminin gerek teorik gerek pratik açıdan para politikası konusuna hakim kişilere bırakılması gerektiğini belirtti.

Bu anlamda, Lagarde'ın başkan adaylığının dünyadaki mevcut konjonktür değerlendiriliğinde anlaşılabilir bir durum olduğunu dile getiren Aslanoğlu, "Artık siyaset ve jeopolitik gelişmeler, ekonomik parametreleri önemli ölçüde etkiliyor." dedi.

Bugünkü koşullarda merkez bankalarının ülke ekonomilerinin sürdürülebilir büyümesine katkılarının sınırlı kaldığını anlatan Aslanoğlu, merkez bankacılığında maliye politikaları ve mikro düzeydeki yapısal reformların ön planda olacağı bir döneme girildiğini söyledi.

"Demografik trendler, gelir dağılımı, teknoloji gibi alanlarındaki gelişmelerin ülkelerin ekonomi politikalarını şekillendirdiği bir dünyanın içindeyiz." diyen Aslanoğlu, merkez bankalarının önümüzdeki dönemde de sıkı para politikaları uygulamaları gerektiğini ancak diğer kurumlarla da koordinasyonun dengeli bir şekilde sürdürülmesinin önemli olduğunu ifade etti.

Lagarde'ın başkan adayı olarak gösterilmesinde ekonomi dışı faktörlerin öne çıktığı bir dönemde başka kurumlarla doğru iletişim kurabilme anlayışının etkili olduğunu kaydeden Aslanoğlu, şu değerlendirmede bulundu:

"Lagarde'ın adaylığı bir denge unsuru olarak düşünülmüş olmalı. Merkez bankacılığında maliye politikaları ve mikro düzeydeki yapısal reformların ön planda olacağı bir süreç yaşanacak. Özellikle maliye politikası ve diğer alanlarda merkez bankalarının ilgili başka kuruluşlarla aynı dili konuşması gerekiyor. Normalde merkez bankacıları konulara daha akademik ve teorik bakabiliyor."

- Lagarde'ın iletişim becerisi

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) G20 Çalışmaları Merkez Direktörü Doç. Dr. Sait Akman da Avrupa ekonomisinin içinde bulunduğu şartlar ve Lagarde'ın IMF'deki görevi boyunca sürdürdüğü yaklaşıma bakılmasının önemine dikkati çekti.

Almanya Başbakanı Angela Merkel'in Lagarde'a olan desteğine işaret eden Akman, şunları söyledi:

"Merkel Almanya'daki muhafazakar yapının katı tutumuna rağmen Avrupa ekonomisini tekrar canlandırmaya ihtiyaç duymaya başladı. Bu kapsamda Merkel'in Lagarde'ın arkasında olduğu ve Lagarde'ın yine teknokratlardan oluşan bir ekiple ECB'de çalışacağı düşünüldüğünde, Mario Draghi'nin bıraktığı yerden devam edebilir. AB'de faizler zaten düşük ve bu yüzden radikal bir değişiklik yapmak istemeyecektir. Avro Bölgesi'nde bankacılık alanında düzenleyici kurumların oluşturulmasında siyaseten güçlü olan Lagarde, üye ülkeleri ikna etme konusunda etkili olabilir."

Akman, AB'de sorunlar yaşayan bankacılık sisteminin tekrar istikrara kavuşmasının ECB açısından önemini de dile getirdi.

- Christine Lagarde kimdir?

Forbes dergisi tarafından dünyanın en güçlü üçüncü kadını seçilen Fransız kökenli avukat ve iş kadını 63 yaşındaki Lagarde, Fransa'da Ticaret, Finans ve Maliye Bakanlığı yaptı.

IMF'nin ilk kadın başkanı olan Lagarde, seçilmesi durumunda ECB'nin de ilk kadın başkanı unvanını elde edecek.

Tüzel kişiliğe sahip bağımsız bir AB organı olan ECB'nin görevi, para birimi olarak avroyu kullanan AB üyesi ülkelerden oluşan Avro Bölgesi'nde fiyat istikrarını sağlamak olarak tanımlanıyor.

Frankfurt merkezli kurumun başkanının görev süresi 8 yıl olacak. ECB başkanının belirlenmesinde nitelikli çoğunluk gerekiyor.

ECB Başkanlığı görevini bugün itibariyle İtalyan Ekonomist Mario Draghi yürütüyor.

YORUMLARI GÖR ( 0 )
Mynet’te En Çok Takip Edilen Hisseler
Hisse

En Çok Aranan Haberler