Merrill Lynch Türkiye analisti Michael Harris'e göre Türkiye için yeni bir dip riski yok denecek kadar az. IMF ile anlaşmak ise Doğu Avrupalı rakipleri karşısında ayrılcalık değil şart. Küresel deflasyon ise enflasyon canavarını öldürme için tarihi fırsat oldu.
Geçen hafta İsrail'in gerçekleştirdiği dünyadaki kriz sonrası ilk faiz artırımı aslında gelişmekte olan piyasalarda beklenen "ayrışma" sürecinin de pimini çekti. Gelişen piyasalar faiz indirimlerine rağmen hala gelişmiş piyasalardan yüksek faiz veriyor ancak küresel iyileşmenin rayına oturması ile yatırımcı yine bu piyasaları "riskli" olarak nitelendirebileceği için bundan sonra yatırımcıyı kapmak için atılacak adımlar önem taşıyor.
Uzmanlar ise gelişmekte olan piyasaların birbirlerinden nasıl ayrışabilecekleri üzerine kafa yormaya başladı bile. Türkiye içinse GOP'larda yaşanacak bir ayrışmada IMF ile eylül sonu gibi anlaşmaya varılmasının güven verici olacağı uzun zamandır konuşuluyor.
Referans'a konuşan Bank of America Merrill Lynch'in Türkiye analisti Michael Harris'e göre ise Türkiye için IMF anlaşması ayrışma sağlayacak bir özellikten ziyade artık gerçek bir "zorunluluk" haline dönüştü.
IMF anlaşması olursa ne olacağı değil, asıl bu anlaşma olmazsa neler olacağının daha önemli vurgulayan Harris, "Macaristan ve Ukrayna gibi bir çok ülkenin IMF ile programı var. Bu nedenle IMF ile anlaşmaya oturmak Türkiye'ye bir ayrıcalık sağlamayacak, ama anlaşma masasına oturmamak "negatif bir ayrışma"ya neden olabilecek. Harris ayrıca Türkiye'nin resesyondan çıkış sürecinde "iki dipli" bir senaryodan çok uzak göründüğünü, yüzde 4 oranında sürdürülebilir bir büyümeyi mümkün gördüklerini de açıkladı.*****
IMF İLE ANLAŞMAMAK GEREKSİZ MAKLİYET GETİRİR
"Biz IMF anlaşması olması ihtimaline rağmen Türkiye piyasasının sene sonuna kadar performansının altında kalacağını düşünüyoruz. Bir de anlaşma olmaması halinde durum daha da dramatikleşebilir" diye konuşan Harris'e göre anlaşma olmaması halinde YTL'de değer kaybı yaşanır, yabancılar Türk varlıklarını ellerinden çıkarmaya başlar ve Türk piyasalarına yatırım yapmak için en büyük sebeplerinden birini kaybeder.
Bu ise dünyanın sonu anlamına gelmese de "gereksiz bir maliyet" olur. Türkiye'nin diğer ekonomiler kadar büyük ve yapısal riskleri olmadığını söyleyen Harris "ABD'de emlak sektörü son 3 yıldır kan kaybediyor.
Almanya'da düşük büyüme uzun bir süre daha devam edebilir. Bir çok ülkede yapısal enflasyon sorunu var. Örneğin Rusya'da enflasyon yüzde 10 civarında. Türkiye için tek büyük risk finansman ihtiyacıdır." dedi. IMF seçeneğinin ortadan kaldırılması halinde bu riski yoketme şansının kalmayacağını belirten Harris "Dünyada işler yolunda gitse IMF'ye de ihtiyaç duyulmazdı ama şu anki şartlar böyle" diye konuştu.*****
NİSAN AYINDA FAİZ ARTIRIMI BEKLİYORUZ
Neredeyse iki yıldır izlenen küresel gevşek para politikalarının riski ise enflasyon. Bu yüzden de artık gevşek politikalardan çıkış stratejileri sıkça konuşulur hale geldi.
İki hafta önce ABD'nin Kansas eyaletinde düzenlenen merkez bankaları zirvesinde ABD, İngiltere ve Japonya'nın merkez bankaları gibi büyük başlar "dizginleri kolay bırakmayız" mesajı vermişti. İsrail'in faiz artırımıyla ise küresel gevşek para politikasından çıkışın pimi çekildi. Ancak ikinci adımı kim atacak derken beklenenin aksine önceki gün Avustralya Merkez Bankası faizini yüzde 1'de sabit tuttu. Macaristan ise geçen haftalarda beklenmedik bir şekilde yeniden faiz indirdi.
Türkiye'nin faiz artırımını ne zaman gerçekleştireceğine ilişkin bir soruya "Nisan ayı gibi faiz artırımı bekliyoruz" diyen Harris'e göre, enflasyonun yüzde 6 ila 7 civarında olması halinde Türkiye otomatik olarak faiz artırmak zorunda kalacak. Dünyanın geri kalanının çoğunda faizler negatifken Türkiye'de indirimlere rağmen faizler yüksek ve çekiciliğini koruyor. Bu nedenle de Türkiye'ye yatırım yapmanın halen avantajı bulunuyor. Ancak Harris'e göre sorun enflasyona ilişkin artış beklentilerinde.*****
VARLIK ENFLASYONU EKİM GİBİ DİBE VURUR
Eğer Türkiye enflasyonunu kontrol altında tutmak konusunda başarılı olur ve yükselmesine izin vermezse, küresel iyileşmenin ardından bollaşan likidite göç yolu arayacak ve Türk tahvilleri de bu noktada çekici olmaya başlayacak.
Türkiye'de varlık enflasyonunun ekim ila kasım aylarında dibe vurmasını beklediklerini belirten Harris, bu dönemlerin de enflasyonun yeniden harekete geçmesi için fırsat yaratacağını öne sürdü. Deflasyondan korkan bazı ülkelerin enflasyondan memnun olduklarını belirten Harris, Türkiye'nin dünyanın geri kalanına göre bambaşka bir telden çaldığını, faiz artırımına gitmese bile şu andaki faiz düzeyiyle de çekici olduğunu belirtti.
KÜRESEL DEFLASYON TÜRKİYE'YE YARADI, ENFLASYON UYANMADI
"Türkiye küresel deflasyondan en iyi faydalanan ülke oldu. Küresel deflasyon Türkiye için enflasyonu öldürmek için tarihi bir şans" diyen Harris, faizleri düşürüp enflasyonun artmasına göz yumulduğu bir ortamda güçlü bir büyümenin olamayacağını, bu nedenle de oluşan deflasyon ortamı sayesinde Türkiye'de enflasyon canavarının uyanmadığını belirtti.
"Türkiye deflasyonlu bir dünyada da iyi olur, büyüme görülen bir dünyada da iyi olur. Ancak olası bir stagflasyon Türkiye için tam anlamıyla bir "felaket" olabilirdi" diyen Harris, enflasyonun yüzde 3 ila 6 arasındaki güvenli bölgenin üzerinde seyretmesinin Türkiye için oldukça büyük bir risk olacağını savunuyor. Bu nedenle de Harris'e göre emtia fiyatlarındaki olası bir aşırı pahalanma ve küresel ekonomide uzun süre yaşanacak bir toparlanamama Türkiye için karmaşa anlamına gelebilir.*****
'TÜRKİYE'NİN SÜRDÜRÜLEBİLİR BÜYÜME YAKALAMA ŞANSI YÜKSEK'
Türkiye çoklu yıllar ekonomik iyileşme yaşayacak ülkeler arasındaki en güçlü adaylardan biri. Bir çok ülke önümüzdeki sene bu seneye kıyasla daha büyük büyüme oranları görecek.
Herşeyin en berbat olduğu dönemlerde bile Türkiye'nin en hızlı iyileşen piyasalar arasında olacağını söylemiştik. Şimdi ise küresel iyileşme için daha fazla iştah görüyoruz, daha da önemlisi Türkiye'nin "sürdürülebilir bir büyüme" için daha fazla şansı var. Türkiye 2000'li yılların başından küresel krizin alevlendiği 2008'e kadar çılgınca bir büyüme zaten sergilememişti. Faiz oranları şimdikinden 425 baz puan daha yüksekti, bu yüzden otomotiv sektörü gibi kilit alanlarda çılgınca bir büyüme gözlenmemişti.
Bu nedenle de krizin verdiği zarar daha az oldu. Hisse senetleri piyasasına gelirsek bu senenin sonuna kadar Türkiye performansının altında seyredecek olsa da işler 2010 ve 2011'de değişecek, Türk piyasası bölgedeki rakipleri arasında en iyi pozisyonda bulunan ülke olabilir. Çünkü ABD'nin iyileşmesi ve emtiaya diğer rakipleri kadar bağımlı değil.