FİNANS

SÖYLEŞİ

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın bu yıl önceki yıllardan farklı kutlanmasını öneren Tüketici Başvuru Merkezi (TBM) Hukuk Komisyonu Başkanı Emekli Hâkim Avukat İzzet Doğan, “suça karışan çocukların topluma kazandırılması için çabaların arttırılması aksi halde yapılan kutlamaların yüzeysel bir gösteri boyutundan öteye anlam ifade etmeyeceğini” söyledi.

İstanbul, 22 Nisan (DHA) - 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın bu yıl önceki yıllardan farklı kutlanmasını öneren Tüketici Başvuru Merkezi (TBM) Hukuk Komisyonu Başkanı Emekli Hâkim Avukat İzzet Doğan, “suça karışan çocukların topluma kazandırılması için çabaların arttırılması aksi halde yapılan kutlamaların yüzeysel bir gösteri boyutundan öteye anlam ifade etmeyeceğini” söyledi.
Konuyla ilgili DHA'ya açıklamalarda bulunan Doğan şöyle konuştu: "AB kriterlerine göre bireylerin hayatlarına düzgün bir şekilde devam edebilmeleri için asgari ihtiyaçların temini kavramından hareket edilerek ülkelerin ‘şiddetli maddi yoksunluğu’ tespit ediliyor.
“Bahçeşehir Üniversitesi bünyesinde faaliyet gösteren BETAM’ın TÜİK verilerine dayanan analize göre Türkiye’de çocukların yüzde 38’i şiddetli maddi yoksunluk içerisinde yetişiyor, bu oran İsviçre’de yüzde birin altında. 2015 yılında Bulgaristan’ın en kötü durumda olduğu bu sıralamada Türkiye 2016 yılında ivme kaybederek en dibe düşmüş bulunuyor. Avrupa’da çocuklarını bizden daha yoksul koşullarda yetiştiren başka bir ülke yok."
Dünyaya gelen her çocuğun önce ailesine, aynı bağlamda da toplum olarak herkese sorumluluk yüklediğinin bilincinde olunması gerektiğini sözlerine ekleyen Doğan, çocuğa karşı işlenen ve çocukları suça iten kişi ve yapılanmalara yönelik suçların cezalarının arttırılması ve bu çocukların ıslahına özen gösterilmesi gerektiğine dikkat çekti.
Evrensel tüketici haklarının en başında Tüketicilerin Temel İhtiyaçlarının Karşılanması Hakkı bulunduğuna söyleyen Doğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “İnsanın insan olmaktan doğan ve hayatını devam ettirebilmesi için gereken asgari ihtiyaçlarını karşılayabileceğini belirten bu hak, tüketicinin en temel hakkıdır. Gelişen ve değişen dünya şartları içerisinde; beslenme, barınma, ısınma, aydınlanma, içecek su bulma, ulaşım ve haberleşme gibi bütün ihtiyaçlar tüketicinin en temel haklarıdır.
“Bir çocuk da ana rahmine düştüğü andan itibaren bu hakların sahibidir. BM Çocuk Haklarına İlişkin sözleşmenin kabul edildiği 20 Kasım 1989 Türkiye’de de Dünya Çocuk Hakları günü olarak kutlanmaktadır. Bu sözleşmenin uygulamaya geçmesinden sonra Türkiye’de başta Medeni Kanun, Ceza Kanunu, Ceza Muhakemeleri Kanunu ve birçok temel yasalarda çocukla ilgili önemli değişiklikler yapılmış ve Çocuk Koruma Kanunu da yürürlüğe girmiştir. Görüldüğü gibi Türkiye’de Çocuklarla ilgili yasal düzenlemeler tek bir yasada toplanmış olmayıp, değişik yasalarda dağınık halde bulunmaktadır. Bu durum hukukçular tarafından da eleştirilmektedir. Çünkü bu dağınıklık çocuk haklarına erişimi zorlaştırmakta olduğu gibi bir Çocuk Hakları Kültürünün oluşmasını da engellemektedir.”
Dünyada çocukların bayramı olan tek ülkenin Türkiye olduğuna dikkat çeken Doğan, "Çocukların gelecek nesillerimizin sağlık, huzur ve refahının teminatı olduğunu tekrarlamaya gerek yok. Ancak beslenme, barınma, sağlık ve eğitim alanında asgari himayeyi görmeyen, üstüne üstlük cinsel istismar başta olmak üzere her çeşit tacize uğrayan çocukların kendileri için de toplum için de tehdit oluşturduğunun göz ardı edilmemesi gerekir” dedi.
Taciz ve tecavüz haberlerinde mağdur ve faillerin mahremiyetinin ihlal edilmemesi gerektiğinin de altını çizen Doğan, açıklamalarını şöyle sonlandırdı: “Basın Kanunu'nun 20’inci maddesi açık; ‘Cinsel saldırı olayları hakkında, haber vermenin sınırlarını aşan ve okuyucuyu bu tür fiillere özendirebilecek nitelikte olan yazı ve resim yayımlayanlar’ için 20 bin liraya kadar ağır para cezası öngörülüyor.
“Sadece çocuğun değil, çocukların yakınlarının da onları tanıtmayacak şekilde kimliklerinin gizlenmesi zorunlu. Çocuğun isim ve soyadı, isim ve soyadının baş harfleri, aile üyelerinin isimleri, okuduğu okulun, oturduğu mahalle ve evin isim ve adresleri verilmemeli. Yurtlarda meydana gelen olaylarda yurt ismi ve bulunduğu yer saklanmalıdır. Okul, yurt ve benzeri gibi yerlerin ismi açıklandığında oradaki tüm çocuklar toplum gözünde olayla ilişkilendirilmektedir.
“Çocuğun gözünün bantlanması mahremiyet kapsamının ihlaline yol açar. Gözleri bantlı bir çocuğu bedeninin herhangi bir yerinden ya da elbisesinden, bulunduğu yerin fotoğrafından bile tanımak mümkündür.
“Çocukla ilgili bir röportaj yapılırken yasal temsilcisine ile ve hatta bir hukukçuya danışılmalıdır. Çocuk cinsel objeye dönüştürülmemeli, istismarı olağan gibi göstermekten kaçınmalı çocukla ilgili tecavüzün bireysel bir sorun olduğu kadar toplumsal bir sorun olduğu hatırlatılarak çocuk korunmalıdır. Çocuklara uygun şartların sağlanmadığı toplumun Çocuk Bayramı kutlamaları ritüel olmaktan öte anlam ifade etmez."

YORUMLARI GÖR ( 0 )
Mynet’te En Çok Takip Edilen Hisseler
Hisse

En Çok Aranan Haberler