Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Sanayi, Hizmetler ve Tarım komisyonu Başkanı Erdal Karamercan, istikrarı sağlayan temel göstergelerde bozulmalar görüldüğünü belirterek, 'Büyümedeki yavaşlamanın geçici olduğunu düşünmemiz için bir neden de bulunmuyor. Her şeyden önce, istikrarı sağlamış olmanın yarattığı büyüme döneminin ardından, yeni dönemin büyüme dinamiklerinin ne olacağına ilişkin bir vizyonumuz yok' dedi.
TÜSİAD ve Ekonomik Araştırma Fonu tarafından düzenlenen 'Uluslararası Uygulamalar Işığında Türkiye için Sanayi Stratejisi Arayışları' konferansının açılışında konuşan Karamercan, açıklanan son verilerin, istikrarın getirdiği büyüme döneminin artık sonuna gelinmiş olduğunu gösterdiğini söyledi. Yüksek büyüme süreci devam ettirilmek isteniyorsa, yeni dönemde yeni politikalar uygulanması gerektiğini vurgulayan Karamercan, bunların en önemlilerinden birinin de sanayi politikası olduğunu kaydetti.
Karamercan, "kayıp yıllar" olarak adlandırılan 1990'lı yıllarda hüküm süren siyasi ve ekonomik istikrarsızlığın her türlü ekonomi politikası tartışmasını anlamsız hale getirdiğini belirterek, 'Ekonomideki öncelik, yapısal reformların tamamlanması ve makroekonomik istikrarın sağlanmasıydı. Bunlar gerçekleşmediği sürece, ne yatırımdan, ne üretimden, ne de istihdam yaratmaktan söz etmek mümkündü. Öncelikli olarak gereken, sanayi politikası değil, bir istikrar programıydı' dedi.
'İSTİKRARI SAĞLAYAN TEMEL GÖSTERGELERDE BOZULMALAR GÖRÜLÜYOR'
İstikrarı sağlayan temel göstergelerde son dönemde bozulmalar görüldüğünü ifade eden Karamercan, enflasyon, bütçe açığı, cari işlemler açığı ve borç dinamiklerinde iyileşmelerin durduğunu, hatta yer yer geriye gidişler başladığına dikkat çekti. Erdal Karamercan, dört yıldır tek haneli olan enflasyon oranını daha da aşağı çekmek pek kolay olmadığını dile getirerek, göstergelerde bozulmanın yanı sıra, 2007'nin üçüncü çeyreğindeki büyüme oranlarının da bir yavaşlama eğilimine işaret ettiğini söyledi. 2007'nin ilk üç çeyreğinde, özel sektör makine teçhizat yatırımlarındaki artışın sadece yüzde 1.9 olduğuna işaret eden Karamercan, yatırımlardaki yavaşlamanın istihdam yaratılmasını ve verimlilik artışlarını da sınırladığını kaydetti.
Sanayinin alt sektörlerine bakıldığında ise son dönemde teknoloji içeriği yüksek ürünler lehine değişen dinamiklerin de devamında sıkıntılarla karşılaşıldığını vurgulayan Karamercan, 'Makine ve teçhizat, radyo-tv cihazları, kimya, taşıt araçları gibi sektörler, ekonomik yapıdaki değişimin belirleyicileri olmuştu. Bu sektörlerde üretim, istihdam, verimlilik ve ihracattaki hızlı artışın yerini bir duraklamaya bıraktığını görüyoruz' diye konuştu.
'BÜYÜMEDEKİ YAVAŞLAMANIN GEÇİCİ OLDUĞUNU DÜŞÜNMEK İÇİN NEDEN YOK'
Erdal Karamercan, büyümedeki yavaşlamayla birlikte, ekonominin istihdam yaratma kapasitesinin de azalmaya başladığına dikkat çekerek, şöyle konuştu: 'Büyümedeki yavaşlamanın geçici olduğunu düşünmemiz için bir neden de bulunmuyor. Her şeyden önce, istikrarı sağlamış olmanın yarattığı büyüme döneminin ardından, yeni dönemin büyüme dinamiklerinin ne olacağına ilişkin bir vizyonumuz yok. DPT tarafından yapılan orta vadeli plana göre, 2008-2010 döneminde ortalama büyüme hızı yüzde 5.6 olarak öngörülüyor. Bu rakam, hükümetin potansiyel büyüme hızını artırma hedefi olmadığını ortaya koyuyor. Diğer yandan, büyümenin finansman koşullarının da hızlı bir değişim göstermesi ihtimal dahilinde.'
'TÜRKİYE BÜYÜMESİNİ FİNANSE ETMEKTE ZORLANACAK'
Uluslararası finans piyasalarında uzun dönemdir süregelen likidite bolluğunun sonuna gelindiğine ilişkin değerlendirmeleri hatırlatan Karamercan, küresel likiditenin artmasının, Türkiye de dahil, gelişmekte olan ülkelerin ekonomik büyümelerine önemli bir destek sağladığını vurguladı. Karamercan, Türkiye'nin yakaladığı yüksek büyüme-düşük enflasyon başarısında, sermaye girişlerinin büyük bir katkısı olduğuna işaret ederek, yurt içi tasarrufların yetersizliği karşısında, uluslar arası sermaye akımlarının, yüksek büyüme sürecinin finanse edilebilmesine olanak sağladığını ifade etti. Küresel ekonomideki son gelişmelerin, Türkiye'nin önümüzdeki dönemde büyümesini finanse etmekte zorluklarla karşılaşabileceğine işaret ettiğine dikkat çeken Erdal Karamercan, 'Uluslar arası finansal piyasalardaki dalgalanmanın yanı sıra, dünya ekonomisinin içinde bulunduğu son hızlı büyüme döneminin de artık sonuna gelindiği konuşuluyor. Dünya ekonomisindeki büyümenin belirleyicileri, artık yavaşlamaya işaret ediyor' diye konuştu.
'POLİTİKALAR GÖZDEN GEÇİRİLMELİ'
Karamercan, birkaç yıl içinde dünyadaki büyüme döneminin sonuna gelinecek olmasının, azalan uluslar arası likidite olanakları ve Türkiye'nin uygulamakta olduğu ekonomik programın günümüzün koşullarının gerektirdiği değişikliklerin, büyüme politikalarının yeniden gözden geçirmek zorunda bıraktığını söyledi.
'SANAYİ POLİTİKASI 'ALACAKARANLIKTA' SÜRDÜRÜLEN BİR TARTIŞMA'
Yeni dönemde tartışılması gereken politikalardan birinin de 'sanayi politikamız' olduğunu ifade eden Karamercan, Sanayi politikası tartışması, Türkiye'de şimdiye değin hep, terim yerindeyse, alacakaranlıkta sürdürülen bir tartışma olduğunu kaydetti. Karamercan, 'Sanayi politikasından kimi zaman kur politikasını kastettik, kimi zaman da sanayide öncelikli yöreleri. Bu kapsamda kimimiz teşvik edilecek sektör ve bölgeleri belirlemeyi anladı; kimimiz de sektörlerin gelişmesini kısıtlayan piyasa aksaklıklarının ortadan kaldırılmasını...' dedi. Artık Türkiye'nin bu tartışmayı, terimleri ve koşulları çok net olarak belirlenmiş bir zemine taşıması gerektiğini vurgulayarak, tüm sektörlerde katma değer ve istihdam yaratmanın hızlandırılması ve böylece ekonomideki yapısal dönüşüm sürecinin önünün açılması amacıyla, ne gibi stratejilerin
uygulamaya konulacağını belirlenmesinin önemine dikkat çekti. 'Aksi halde, Türkiye, büyüme performansını sürdürmekte zorlanacaktır' diyen Erdal Karamercan, 'Sanayinin Rekabet Gücünün Geliştirilmesi Daimi Özel İhtisas Komisyonu'nun sanayi politikalarının geliştirilmesinde önemli bir boşluğu doldurmasını umduklarını ifade
etti.