Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek Financial Times'a konuştu. Petrol fiyatlarındaki son 4 yılın en düşük seviyesine gerilemesine dair Bakan Şimşek, enerji ithalatçısı Türkiye'nin cari açığını daraltacağını ifade etti. Bakan Şimşek, cari açığın azalması ile beraber 1,5 yıl önce başlatılan makroekonomik reformların bir ölçütü olan uluslararası rezervlerin yeniden inşa edileceğini belirtti.
Donald Trump'ın uygulamaya aldığı ek gümrük vergileri ile ilgili açıklamada bulunan Bakan Şimşek, Türkiye'nin 1 trilyon dolarlık ekonomisinin, ticaretinin yüzde 80'inin AB ile gümrük birliği gibi serbest ticaret anlaşması olan ülkelerle ya da Ortadoğu'daki "dost komşularla" olduğu için nispeten yalıtılmış olduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Donald Trump'ın arasının iyi olması dikkat çekerken aynı zamanda Trump Türkiye için yüzde 10 temel gümrük vergisi uygulamaya karar vermişti. Yüzde 10 gümrük vergisi için Ticaret Bakanı Ömer Bolat, "Kötünün iyisi" değerlendirmesinde bulunmuştu.
ABD'nin uygulamaya aldığı gümrük vergisi ile ilgili Bakan Şimşek, şu sözleri sarf etti:
"Tüm bunlar nispeten yapıcı. Ortalık yatıştığında, Türkiye'nin yatırımcıların gözünde Asya'daki ve diğer yerlerdeki daha sorunlu gelişmekte olan ekonomilerden olumlu bir şekilde ayrışabileceğini umuyor ve buna inanıyoruz"
Mart ayında yaşanan siyasi gelişmeler nedeniyle ekonomide yaşanan gerilimlere de değinen Bakan Şimşek, yaşananlara ilişkin şu şekilde bir değerlendirmede bulundu:
"İç siyaset kaynaklı türbülansın büyük ama kısa süreli bir etkisi oldu. Şimdi ise [türbülans] tarife kaynaklı. Göreceli olarak kırılganlığımız o kadar da kötü değil. Daha yumuşak bir büyüme ile yaşamak zorunda kalabiliriz. Ama asıl mesele şu; ABD tarifeleri gibi dış şoklarla yaşamak zorundasınız"
Ekonomik yavaşlamanın vergi gelirlerinde bir kayıp oluşturabileceğini ifade eden Bakan Şimşek, bunun tahmin edilenden daha büyük bir bütçe açığına neden olabileceğini ifade etti. Şimşek, küçük bir mali açığın asıl amacının Merkez Bankası'nın enflasyonu düşürmesine yardımcı olmak olduğunu ve GSYH'nin yalnızca yüzde 25'i civarında olan Türkiye'nin borcunun artmasını engellemek olmadığını vurguladı.