Seçim döneminin en çok konuşulan ekonomik vaatlerinden birisi gerçekleşiyor. 1 Ocak 2016'dan itibaren Türkiye'de asgari ücret 1300 TL'ye yükselecek.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, asgari ücret için komisyon görüşmelerinin Aralık'ta başlayacağını ve hükümet olarak 1300 TL'lik asgari ücret vaadinin arkasında duracaklarını ifade etti.
Asgari ücretin 1300 liraya çıkarılması halinde istihdam maliyetinin artacağını vurgulayan işverenler, SGK primi ve vergide indirim, hatta asgari ücretin kaldırılmasını talep ediyor. İşverenlere göre aksi takdirde kayıtdışı çalışma ve işsizlik artar.
Sosyal Güvenlik Uzmanı Cem Kılıç, Milliyet’teki yazısında, asgari ücretteki artış sonrasında sosyal güvenlik kurumunun iş verenler için sigorta paylarında indirime gideceğini ancak bunun iş verenlerin maliyetini azaltmayacağını belirtti.
Sizce asgari ücretin 1300 TL olması kayıtdışı istihdamı artıracak mı?
— Mynet Finans (@FinansMynet) November 12, 2015
İşte Kılıç’ın son yazısı:
“SGK, asgari ücret 1300 TL olunca sigortadaki işveren payını 1.5-2 puan indirmeyi planlıyor. İndirim sağlanırsa işveren 50-75 TL daha az prim yatıracak. Ancak bu indirimi yeterli bulmayan işveren istihdam azaltmaya gidebilir.
Asgari ücretin ocak ayında 1300 TL olacak olması çalışanları sevindirdi. Ancak işveren cephesi maliyet artışı nedeniyle endişeli. Diğer yandan, maliyetlerin artacak olması ‘işten çıkarmalar başlar mı?’ sorusunu da akla getirdi. Hükümet asgari ücretin 1300 TL olması vaadinden geri adım atmayacağını ifade etti. Fakat işverenlerin beklentilerinin karşılanması konusunda ne yapılabilir sorusu hâlâ cevaplanabilmiş değil.
Asgari ücretin 1300 TL olacak olması çok önemli bir seçim vaadiydi. Çalışanların refah düzeyinin artması bir gereklilik. Ancak işgücü piyasası gibi hassas dengeler üzerinde hareket eden bir piyasada bu tip artışlar beklenmedik bazı sonuçlar yaratabilir. İşverenlerin maliyet artışı sonrası daha az işçiyle mevcut işleri yürütmek üzerine yeni planlamaları olabilir. Bunun önüne geçmek adına bir an önce işverenlerin endişelerini giderecek düzenlemeler yapılmalı.
PLANLAMALAR YAPILIYOR
Yılsonu yaklaşırken yeni yılın planlamalarını yapmaya başlayan işverenler için bu konudaki hesaplamalar da çok kritik. Bu dönemde bir düzenleme hayata geçirilirse önümüzdeki yılın planlamalarına ve maliyet hesaplarına bu noktalar dahil edilebilir. Alt işveren statüsündeki pek çok işveren, asıl işverene önümüzdeki yıl için teklifleri göndermek üzere. Bu süreçte maliyetin yüksek olması sonucu asıl işverenler, daha az işçi çalıştırılması yönünde karar verebilirler. Bu durumda da asgari ücretteki artışı işsizliğe neden olabilir. Bu nedenle, bir an önce işverenlerin endişelerini giderici bir düzenleme hayata geçirilmeli. SGK’nın mali dengesi de böyle bir düzenlemenin yapılabileceğini ortaya koyuyor, bürokratlar da olumlu düşündüğü için vakit kaybetmeden adım atılmalı.
KARA DELİK KAPANIYOR
1 Ekim 2008 tarihinde sosyal güvenlik reformunun en önemli adımlarından birisi olan 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu devreye girdi. Kanun pek çok konuda önemli yenilikler getirmişti. Reformun arkasında yatan en önemli gerekçe ise sosyal güvenlik sisteminin mali dengesinin korunmasıydı. Özellikle popülist nedenlerle erken emeklilik uygulamalarının gerçekleşmiş olması yüzünden aktüeryal denge sarsılmış ve SGK sürekli açık veren bir kurum haline gelmişti.
AÇIK VERİYORSA İŞLER İYİ!
Ancak 2007 yılından bu yana, yani reform sonrasında SGK’nın maddi dengesi sağlanmaya başlandı. 2007 yılında SGK 25 milyar TL açık veren bir kurumken, bu rakam 2011’de 16 milyar TL’ye geriledi. 2014 yılı itibarıyla SGK’nın verdiği açık 20 milyar TL seviyesinde. Dolayısıyla, kara deliğin kapanmaya başlandığını ve bu süreçte kayıtdışı istihdamla gerçekleştirilen mücadele sonrası prim gelirlerinde ciddi artışlar gerçekleştiğini söylemek mümkün. 2007 yılında 44 milyar TL prim geliri varken bu rakam 2014 yılında 135 milyar TL’ye yükseldi. Bu anlamda, SGK gelirlerini önemli ölçüde artırdı.
Sosyal güvenlik sisteminin mali dengesi elbette ki önemlidir. Ancak maddi denge tek gösterge değildir. Sosyal korumanın kapsamının genişlemesi, sigortalıların daha fazla hizmet almaya başlaması ve alınan hizmetin kalitesi çok önemlidir. Bu anlamda, SGK’nın kara delik seviyesinde olmamakla birlikte açık vermesi, sigortalılara sağlanan hizmetlerin iyi düzeyde olduğunu göstermektedir.
İŞVEREN BİLGİLENDİRİLMELİ
Prim gelirlerini artıran SGK, bu noktada asgari ücretteki artış sonrası bazı yeni teşvikleri devreye sokabilir. Diğer yandan mevcut teşvikler konusunda işverenlerin bilgilendirilmesi de çok önemli. Şu an uygulamada olan teşviklerden işverenlerin pek çoğu haberdar değil. Özellikle muhasebecilerin bu konuda bilgilendirilmesi gerekiyor. Pek çok işyerinde SGK işlemleri muhasebeciler tarafından yapılıyor. Muhasebeci eğer teşvikten haberdar değilse, işyeri de teşvikten yararlanamıyor.
TEŞVİK KAPSAMI GENİŞLEDİ
Seçim öncesi verilen vaatlerden biri de küçük esnafın bazı illerde yüzde 6’lık sigorta prim teşvikinden yararlanabilmesiydi. Bu düzenleme hayata geçtiğinde, bazı illerde 10’dan az işçi çalıştıran işverenler de teşvik kapsamına alınacak. Dolayısıyla primlerde yeni düzenleme ihtiyacını hükümet de kabul etmiş durumda.
‘ASGARİ’YE HÜCUM BAŞLAR
SGK bürokratlarından da bu konuda olumlu düşünceler geliyor. Özellikle prim teşviklerinin basitleştirilmesi ve kapsamının genişletilmesi konusunda mali hesaplar pozitif olduğu için düzenleme yapılabilir düşüncesi hakim. Buna ek olarak mevcut teşviklerdeki sorunlu alanların da yeniden düzenlenmesi sağlanabilir.
SGK bürokratları sigorta primi işveren hissesinin 1 2 puan indirilebileceğini ifade ediyor. Ancak bu indirim işveren açısından 50 ila 75 TL arasında bir fark yaratıyor. Yani, kısa vadede çok önemli bir indirim doğurmuyor. Bunun yerine, teşviklerin kapsamının genişletilmesi daha yerinde bir çözüm olacaktır. Diğer yandan, asgari ücretteki artış sonrası 14 milyon sigortalının yaklaşık 10 milyonu asgari ücretten bildirilir hale gelecek. Şu anda 14 milyon sigortalı çalışanın yarısına 5.6 milyonu asgari ücretten gösteriliyor.
İTO'dan "SGK priminde indirim" talebi
İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı İbrahim Çağlar, asgari ücretin 1300 liraya çıkarılması çalışmalarını desteklediklerini, ancak oluşacak ilave kazanç piyasaya tekrar dönene kadar, asgari ücretteki SGK primi işveren payında 3 puanlık bir indirim yapılmasını istedi. Asgari ücretin net 1300 liraya yükseltilmesinin işverene kişi başı aylık 437 lira ilave maliyeti olacağını belirten Çağlar, “Asgari ücretteki bu artışın özel sektöre toplam 16 milyar lira yıllık ek maliyeti olacağını tahmin ediyoruz. Tabii asgari ücret artınca, şirket içinde diğer çalışanlar da ücretlerine artış isteyecek.
Zincirleme artışların getireceği yük çok fazla. Asgari ücrette elbette artış yapılsın. Ancak bu paranın harcama şeklinde piyasaya dönmesi bir süre alacaktır. Bu nedenlerle hükümetimizden bir destek beklentimiz var. Borcunu düzenli ödeyen mükellef için SGK primi işveren payı şu anda yüzde 15.5 oranında. Bu oran üzerinde 3 puanlık bir indirim sağlanması büyük katkı olur” dedi.
"Asgari ücretin işverene şu andaki maliyeti bin 500 lira"
TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu: Asgari ücret tabi ki artırılabilir. Ancak işverene maliyeti bin 500 lirayı geçmeyecek şekilde artırılmasını destekliyoruz.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, asgari ücrete yapılacak zamma ilişkin, "Asgari ücretin işverene şu andaki maliyeti bin 500 lira. Asgari ücret tabi ki artırılabilir. Ancak işverene maliyeti bin 500 lirayı geçmeyecek şekilde artırılmasını destekliyoruz" dedi.