FİNANS

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN
UTİKAD Lojistik Sektörü Raporu yayınladı
22/01/2020 11:06:42

    Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği
UTİKAD, sektöre damga vuracak bir rapor yayınladı. UTİKAD Sektörel
İlişkiler Departmanı'nın bilgi birikimi ve tecrübeleri ışığında  hazırlanan rapor Sektörel İlişkiler Müdürü Alperen Güler imzasını  taşıyor.
    Küresel lojistikten hareketle Türk lojistik sektörünün son  yıllardaki gelişiminin istatistiksel verilerle taşıma modları bazında  incelendiği UTİKAD Lojistik Sektörü Raporu 2019'da Brexit'ten  uluslararası endekslere kadar sektörü etkileyen önemli unsurlara yer  verildi.
    9 Ocak 2020 tarihinde düzenlenen UTİKAD Geleneksel Basın
Toplantısı'nda kamuoyu ile paylaşılan raporun sunumunu UTİKAD Sektörel
İlişkiler Müdürü Alperen Güler gerçekleştirdi. İşte Türkiye lojistik  sektörünün temel çerçevesini çizmek, sektör paydaşları, üniversiteler  ve basın kuruluşları için sektöre yönelik referans kaynağı olmak,
Türkiye'nin dış ticaretinde taşıma modlarının payı ve gelişimine  yönelik bilgi vermek amacıyla hazırlanan raporda öne çıkan başlıklar:

    BREXİT NEDEN ÖNEMLİ?

    Brexit adıyla anılan, İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden ayrılma  süreci bizim için neden önemli? Avrupa Birliği çoğu zaman bir siyasi  yapı olarak karşımıza çıkıyor ancak burada aslında ortak bir pazar ve  gümrük birliği söz konusu. İngiltere'nin bu birlikten ayrılması Avrupa
Birliği nezdinde İngiltere'yi üçüncü ülke konumuna düşürecek. Bu  durum, daha önce AB üyeliği imtiyazlarından yararlanan binlerce dış  ticaret ve lojistik firmasının İngiltere ile ticaret yaparken yeni  kurallara ayak uydurması gerektiği anlamına geliyor. Yani aslında
İngiltere ile gümrük prosedürleri, gümrük vergileri, ithalat ihracat  beyanları gibi konularda hem AB ülkelerindeki ticari partnerler hem de
Türkiye'deki ticari partnerler için yeni uygulamalar söz konusu  olabilecek. Bu duruma Türkiye özelinde baktığımızda Türkiye'nin
İngiltere ile 15 milyon dolarlık ticaret hacmi ve bu hacim içerisinde  de 5 milyar dolar ticaret fazlası söz konusu. Söz konusu hacmin  korunması ve artırılmasında Türkiye'deki yerel dış ticaret ve lojistik  sektörü tarafından Brexit sürecinin daha yakın takibi önem arz ediyor.

    ABD-ÇİN TİCARET SAVAŞLARI

    ABD ve Çin arasında ticaret savaşları olarak tanımlanan süreç  aslında iki ülkenin birbirinden ithal ettiği ürünlere uyguladıkları ek  vergilerden oluşuyor. Çin, ABD'den yaptığı ithalatın iki katından  fazlasını ABD'ye ihraç eden bir ülke konumunda karşımıza çıkıyor. İki  ülke arasında ürün odaklı ticaret savaşı ürünlere sunulan hizmeti de  etkileme potansiyeline sahip. Geçtiğimiz yılın Kasım-Aralık aylarında  bu ticaret savaşı olarak adlandırabileceğimiz süreçte birtakım  yumuşamalar görüldü. Örneğin Çin, birkaç ithal malına getirmiş olduğu  ekstra tarifeleri aşağıya çekti. Ancak bu sürecin herhangi bir  esneklik göstermeden devam etmesi, Çin'in kendilerini üretim üssü  olarak kabul eden ve küresel tedarik zinciri yapılandırmasını bu  kabule göre kurgulayan özellikle teknoloji ve giyim firmalarının  tedarik zinciri yapılarını yeniden dizayn etmek zorunda bırakabilecek.
Tabi Çin özelinde bahsederken mutlaka Kuşak ve Yol girişiminden de  bahsetmek gerekiyor. Çin 2013 yılında aldığı inisiyatif ile 1 trilyon
ABD doları değerinde 3 milyar insan nüfusunu ve 65 ülkeyi kapsayan
Kuşak ve yol girişimini başlattı. Proje sayesinde demiryolu, karayolu  ve denizyolu ile ürünler Çin, Asya, Avrupa ve Afrika ülkelerine daha  rekabetçi maliyetler ile taşınabilecek.
    Kuşak ve Yol girişiminin etkisi kapsamında Çin tarafından  yayınlanan birkaç veriyi de paylaşmak gerekiyor. 2019 yılının Temmuz  ayına kadar olan dönem, bir önceki yılın aynı dönemiyle  karşılaştırıldığında Çin  Birleşik Arap Emirlikleri ile olan ticaret  hacmini %16.1, ASEAN ülkeleri ile %11.3, Avrupa ülkeleri ile %10.8,
Rusya ile %9.8 ve Afrika ülkeleri ile %3 arttırdı. Bu kapsamda hem
ABD-Çin arası ticari ilişkilerin akıbeti ile Kuşak ve Yol Girişimi'ne  ait gelişmeler de küresel tedarik zincirinde kapsamlı yapısal  değişimlerin gözlemlenmesinde etkili olabilecektir.

    TİCARETİN KOLAYLAŞTIRILMASI ANLAŞMASI HÜKÜMLERİ TÜMÜYLE
UYGULANIRSA İHRACAT SÜRESİ %91 ORANINDA AZALABİLİR

    Dünya Ticaret Örgütü'nün yaptığı bir araştırmaya göre  eğer ki
Ticaretin Kolaylaştırılması Anlaşması'nın öngördüğü tüm hükümler  uygulanırsa, dünyadaki ortalama ithalat süresinin %47 oranında yani  neredeyse yarı yarıya, ihracat süresinin ise %91 oranında azalacağı  tahmin ediliyor. Tabii süre anlamındaki bu iyileştirmelere ek olarak
Ticaretin Kolaylaştırılması Anlaşması ile ticaretin %14.3 oranında  ucuzlaması da tahminler arasında. Küresel ticaretin ise yılda 1  trilyon ABD doları değerinde hacimsel büyümesi de yine tahminler  arasında yer alıyor. Tabi Ticaretin Kolaylaştırılması Anlaşması  hükümleri genellikle eşyaların hareketine yönelik olsa da uluslararası  lojistiğin tüm bileşenleri ticaretin kolaylaştırılması amacıyla  atılacak her adımın tam da ortasında yer alıyor. Devletler gümrük  kapılarını kontrol ederek eşyaların hareketlerini kontrol  edebildikleri gibi, lojistik sektörüne getirecekleri teşvikler,  regülasyonlar, rekabet koşulları düzenlemeleri ile lojistik sektörünü  de düzenlemektedirler. Bu bağlamda Ticaretin Kolaylaştırılması
Anlaşmasının küresel başarısı çoğunlukla özel sektörün aktif olduğu  lojistik sektörünün çerçevesini çizen kuralların da doğru  kurgulanmasına ve uygulanmasına, yani lojistiğin de eşyaların serbest  ve hızlı hareketini destekleyen ve mümkün kılan rol üstlenmesine  dayanmaktadır.

    TAŞIMACILIK SEKTÖRÜ KÜRESEL SERA GAZI SALINIMLARININ %14'ÜNÜN
KAYNAĞI

    Taşımacılık sektörü küresel sera gazı salınımlarının %14'ünün  kaynağı olduğu için bu olumsuzlukların giderilmesine yönelik hem  devletler hem de devlet üstü organlar tarafından çalışmalar  sürdürülüyor. Örneğin Eylül ayında Almanya İklim Eylem Planı 2030'u  açıkladı. Plana göre ulaşım ve yapı sektörlerinin emisyon salınımları  fiyatlandırılacak, firmalar emisyon salınımları oranında devlete para  ödeyecek. Buna ek olarak denizcilik sektörünün küresel-çevresel  sorumluluğu çerçevesinde IMO 2020 olarak bilinen uygulama 1 Ocak  itibarıyla yürürlüğe girdi. Bununla birlikte gemiler tarafından  kullanılan akaryakıtın kükürt içeriğine %0.5 oranında limit getirildi.

    KAMU YATIRIMLARINDAN EN FAZLA PAYI ULAŞTIRMA VE HABERLEŞME SEKTÖRÜ
ALIYOR

    2019 yılında her ne kadar 2018 yılına kıyasla kamu yatırımları  bütçesinde bir azalma olduğu gözlemlense de kamu yatırımlarında yine  en fazla ulaştırma ve haberleşme sektörlerine yatırım yapılmıştır. Bu  arada Haberleşmenin payı yalnızca 152 milyon TL kadardır. Ulaştırma  için ayrılmış bütçe ise 20.1 milyar TL tutarındadır. Bunun 7.5 milyar  lirası demiryolu, 6.7 milyar lirası karayolu, 4.3 milyar lirası kent  içi ulaşım, 1 milyar lirası havayolu için harcanması planlanmış  durumdadır.

    LOJİSTİK SEKTÖRÜ BÜYÜKLÜĞÜ MERAK EDİLİYOR

    Lojistik sektöründe merak edildiği kadar aslında ölçülmesi zor bir  konu da lojistik sektörünün büyüklüğüdür. Ulaştırma ve Depolama  faaliyet kolu sınıflandırması yolcu taşımacılığı faaliyetlerini de  içerdiği için doğrudan yüke ilişkin olarak lojistik sektörün  büyüklüğünü sunmakta yetersiz kalmaktadır. Bu sebeple lojistik  sektörüne yönelik değerlendirmelerde büyük oranda varsayımlardan yola  çıkılmaktadır. Gerek sektörde gerekse akademide kabul gören yaklaşım,  lojistik sektörünün GSYH içerisinde yaklaşık olarak yüzde 12 oranında  pay sahibi olmasıdır. Bu büyüklük içerisinde yüzde 50'nin doğrudan  lojistik hizmet sağlayıcı firmaların faaliyetlerinden, diğer yüzde
50'nin ise mal ticareti yapan firmaların kendi bünyelerinde  gerçekleştirdiği lojistik faaliyetlerden kaynaklandığı kabul  edilmektedir. Bu kapsamda 2018 yılında GSYH 3 Trilyon 700 milyar 989  milyon TL'ydi. 2018 yılında lojistik sektörünün büyüklüğü 444 milyar
TL olarak kabul edildi. 2019 yılı için GSYH verileri henüz açıklanmadı  ama önümüzde yol gösterici olarak kabul edebileceğimiz bir tahmin  bulunmaktadır. Sonbaharda yayınlanan Yeni Ekonomi Programı'n göre 2019  yılında GSYH 4 trilyon 269 milyar TL olarak tahmin edilmektedir. Bu  kapsamda lojistik sektörünün büyüklüğünün 2019 yılında 500 milyar
TL'yi aşmış olduğu söylenebilir.

    DEMİRYOLU YİNE EN DÜŞÜK PAYA SAHİP

    Denizyolu taşımacılığı değer bazında hem ithalat hem de ihracatta  en büyük paya sahiptir. 2009 yılından 2019 yılının üçüncü çeyreğine  kadar olan dönemde İthalat taşımalarında denizyolu yüzde 65-70  arasında bir pay almaktadır. Aynı dönem içerisinde karayolunun payı  ise ithalatta azalan bir seyir izlemekle beraber yüzde 20'ye yakın  oranda ithal yükleri karayolu ile taşınmaktadır. Havayolu taşımacılığı  ise karayolunun tersine 2009 yılından itibaren ithalat taşımalarında  payını artırmaktadır. Demiryolunun ithalattaki payı ise 2012 yılından  itibaren yüzde 1'den azdır. İhracatta denizyolu ile taşınan yüklerin  değer bazında oranı 2009 yılından itibaren artmaktadır ve 2009 yılında  yüzde 47,05 olan pay, 2019 yılının üçüncü çeyreği sonunda yüzde 62,42  olmuştur. Denizyolu ihracatının artış gösteren payının tam tersi bir  seyir karayolu ile taşınan ihracat yüklerinde gözlemlenmekte olup 2009  yılında toplam ihracat taşımalarında karayolunun yüzde 42,30 olan payı  azalma eğilimi sonucunda 2018 yılında yüzde 28, 2019 yılının üçüncü  çeyreği sonunda ise yüzde 28,59'dur. İncelenen dönemde havayolunun  ihracat taşımaları içerisindeki payına yönelik herhangi bir eğilim  tespit etmek mümkün olmamakla birlikte payı, 2011 yılında en düşük  oran olan yüzde 6,42, ertesi yıl 2012'de en yüksek oran olan yüzde
14,40 arası değişim göstermektedir. Demiryolunun ihracat taşımalarında  da yine en düşük payı aldığı ve incelenen dönem içerisinde en yüksek  pay olan yüzde 0,93 gerçekleşen 2011 yılı dahil tüm yıllar içerisinde  ihracattaki payının yüzde 1'den az olduğu görülmektedir.

    AĞIRLIK BAZINDA YAPILAN İNCELEMELERDE EN BÜYÜK PAY DENİZYOLUNUN

    İthalat ve ihracatta taşınan yüklerin ağırlığı bazında yıllar  içerisinde belirginleşen bazı eğilimler de göze çarpmaktadır. Ağırlık  bazında ihracat taşımalarında denizyolu, 2018 yılı sonunda yüzde 78,25  oranında pay sahibidir ve bu oran 2019 yılının üçüncü çeyreği sonunda  yüzde 80,15 olmuştur. İncelenen dönemin başından itibaren denizyolunun  ağırlık bazında ihracattaki oranının artış eğiliminde olduğu  görülmekle beraber bu eğilimin tam tersi karayolu taşımalarında  gözlemlenmektedir. 2009 yılında yüzde 25,24 olan ağırlık bazında  karayolu ihracat taşımaları 2015 yılı itibarıyla oransal azalma  göstermektedir: 2018 yıl sonunda ağırlık bazında karayolu ihracat  taşımalarının payı yüzde 20,44 iken bu oran 2019 yılının üçüncü  çeyreği sonunda yüzde 18,54 olmuştur. Demiryolu ihracat taşımaları ise  değer bazında olduğu gibi en küçük payı almaya ağırlık bazında da  devam etmektedir. 2009 yılında ihracatta yüzde 1,15 olan demiryolu  taşımacılığının payı takip eden tüm yıllarda, ithalatta ise incelenen  dönemin tamamında yüzde 1'in altındadır.

    HAVAYOLU İLE İTHALATI YAPILAN BİR KİLOGRAMLIK YÜKÜN DEĞERİNDE
REKOR ARTIŞ

    Raporda her taşıma moduyla taşınan yükün ortalama değerine ilişkin  verilere de yer verildi. Havayolu ile ithal edilen 1 kilogram yükün  değerinin 2019 yılının 3. çeyreğinin sonunda 258.49 ABD Doları  bulduğuna dikkat çekildi. 2015 yılı için aynı değer 153.76 ABD  dolarıydı. 5 yıl içerisindeki havayolu ile ihracatı yapılan bir kilo  yükün değeri yaklaşık yüzde 68 artış gösterdi. 2019 yılının üçüncü  çeyreğinde havayolu ithalat yükü, kilogram başına ortalama değeri
11,51 ABD Doları olan ihracat yükünden yüzde 22,5 daha değerli. Tabii  havayolu kadar trajik olmasa da benzer bir durum karayolu için de  geçerli. İthal ettiğimiz 1 kilogram yük ortalama olarak, karayolu  ihraç ettiğimiz yüklerden her zaman daha pahalı. Bu durum yerli  sanayinin ve üretim sektörünün evrilmesi gereken noktayı da gözler  önüne sermektedir.

    LOJİSTİK PERFORMANS ENDEKSİNDE GERİLEME YAŞANIYOR

    UTİKAD Lojistik Sektörü Raporu 2019'da dünya çapında yayınlanan  endeksler de yer aldı. Lojistik Performans Endeksi  ülkelerin lojistik  performanslarını altı kriterde incelemektedir. Bunlar gümrük, altyapı,  uluslararası sevkiyat, lojistik hizmetlerin kalitesi, gönderilerin  takip ve izlenebilirliği ve son olarak gönderilerin zamanında  teslimini içermektedir. 2018 yılında Türkiye 160 ülke arasından 47.  sırada yer almaktadır. Önceki yıllarla karşılaştırıldığında 2018  yılında şimdiye kadarki en kötü performansını sergilemiş durumdadır.
Türkiye'nin 2016 yılına kıyasla 6 kriterin hiçbirinde ilerleme  kaydedemediği hatta önemli ölçüde gerileme yaşandığı gözlemlenmektedir.
    İş Yapma Kolaylığı Endeksi'nde Türkiye'nin 2017 yılında 60. sırayı  almasıyla beraber söz konusu çalışma hükümet organları tarafından çok  önemsenmişti ve Türkiye'yi daha üst sıralara çıkarmak amacıyla eylem  planları oluşturulmuştu. Uygulamaya alınan reformlar ile Türkiye 2018  yılında 43., 2019 yılında ise 33. sıraya yükseldi. Raporun lojistik  sektörüne yönelik "Sınır Ötesi Ticaret" başlığı altında Türkiye 44.  sıradadır. Bu bağlamda Türkiye'nin ihracatının artırılmasına yönelik  alınacak tedbirlerde halen gelişime açık yönlerinin bulunduğunu  söylemek mümkündür.
    Her yıl Dünya Ekonomik Forumu tarafından hazırlanıp yayınlanan
Küresel Rekabet Endeksi'nde ise Türkiye 2018 ve 2019 yıllarında 61.  sırada yer almaktadır. Rapora göre Türkiye'nin bilgi ve iletişim  teknolojilerinin kullanımı ve altyapı ve iş gücü piyasası alanlarında  ilerleme kaydetmiştir. Aynı zamanda raporda Türkiye'nin altyapı  alanında havayolu taşımacılığı ve karayolu taşımacılığı başlıkları  altında ilerleme sağladığı ancak yüksek enflasyon sebebiyle makro  ekonomik istikrar alanında ve tarife dışı engeller sebebiyle mal  piyasası alanında kötü performans sergilediği belirtilmektedir.

    Foreks Haber Merkezi ( haber@foreks.com )
    http://www.foreks.com
    http://twitter.com/ForeksTurkey